Etiket: haber

  • Çocuklar Kayıp Annesinden Haber Alamıyor

    Çocuklar Kayıp Annesinden Haber Alamıyor

    Çubuk’ta 35 yaşındaki Zübeyde Zengin’den yaklaşık 2 aydır haber alınamıyor.

    10 yaşındaki Veli Can, 13 yaşındaki Semih Özer 15 yaşındaki Kaan Mert isimlerinde üç oğluyla perişan olduklarını belirten 40 yaşındaki Salih Zengin, eşinden haber alamadığını belirterek yetkililerden yardım istedi.

    Yavuz Selim Mahallesinde yaşayan Zübeyde Zengin, 19 Ocak Salı günü evden ayrıldı ve bir daha dönmedi.

    Şoförlük yapan en büyük kızı evli olan 4 çocuk babası Salih Zengin eşimin hayatından endişe duyuyorum, çocuklarıma şuan 58 yaşındaki hasta Huriye annem bakıyor. Çocuklar okula gidiyor. İhtiyaçlarını gidermekte zorlanıyoruz. Bildiğim her yeri aradım. Eşine ulaşamadım. Günler sonra, eşim en büyük oğlumu cep telefonundan arayarak iyi olduğunu, fakat nerede olduğunu söylememiş” dedi.

    Eşinin psikolojik tedavi gördüğünü ve ilaç kullandığını belirten Salih Zengin daha önce 4 kez evden gitti. Her seferinde bulduk. En son Eskişehir de dayımın evinde buldum. Bu sefer uzun zaman oldu. Kendisinin hayatıyla ilgili kaygım var. Ya da kaçırıldı mı bilmiyorum. Yetkililerden yardım istiyorum, çocuklarım ve ben perişanız. Ben eşimi seviyorum, onun başına bir şey gelmesinden korkuyorum. Umarım kısa sürede bulunur. Evine döner, çocuklarını kucağına alır. Sesimizi duyuyorsa evine gelmesini istiyorum” diye konuştu.

  • Halk Pazarları Cazibesini Yitiriyor mu?

    Halk Pazarları Cazibesini Yitiriyor mu?

    AVM ve marketler vatandaşın her türlü ihtiyacını karşılarken, halk sebze pazarlarını da büyük oranda eline aldı.

    İndirim günü ve seçme şansı bulunan sebze ve meyve reyonlarında vatandaşın dilediği ve istediği şekilde seçmesi ilgiyi daha da artırıyor. Son zamanlarda haftanın belli günlerinde kurulan halk pazarlarına talep azalıyor. Eski özelliğini kaybeden halk pazarları yerini yavaş yavaş AVM ve marketlere bırakıyor. Büyük firmaların ürünleri yerinden ve uygun fiyatlara alması ara piyasayı da elinde bulundurması gelen ürünlerin vatandaşın serbest bir şekilde seçmesi dilediği miktarda alması bu ilgiyi bir kat daha arttırıyor.

    Şimdi halk pazarlarını yeni nesil pek tercih etmiyor. Ellerinde poşet ve malzemelerle bir aşağı bir yukarı pazarı turlamak istemiyorlar.

    Halk pazarları eski cazibesini geri kazanabilir mi bilinmiyor?

  • Ankaralının Gözde Mekanı Karagöl

    Başkent Ankara’nın önemli turizm ve mesire alanları arasında yer alan Karagöl, tatilcilerin ilgi odağı oldu.

    Yarı yıl tatilini fırsat bilen Başkentliler, Karagöl’de temiz havanın ve karda kaymanın keyfini çıkarttı.

    Göl kenarında kar üstünde mangal ve çocuklarıyla birlikte kayak yapan tatilciler, oldukça renkli görüntüler oluşturdu.

    Kar üzerinde keyifli anlar geçiren vatandaşlar üşümemek için ateş yakarak ısınmaya çalıştı.

    Aralarında Ankara Off Road ve Gezenbilir Off Road Kulübü üyelerinin bulunduğu grup da piknik yaptı.

    Ankara Off Road Grubu Başkanı Savaş Tanır, Karagöl’de piknik etkinliği düzenlediklerini belirterek, “Karagöl’ün muhteşem bir doğal güzelliği var. Donmuş olan gölü ve karıyla hoş bir atmosferi bulunuyor” dedi.

    Çubuk’un özellikle Karagöl’ün çok güzel olduğunu ifade eden Aytaç Mutlu da kış ayında da herkesin gelmesini tavsiye ettiklerini söyledi.

    Off road etkinliklerinde bu tarz yerlerden hoşlandıklarını anlatan Mutlu, “Bugün hafif bir etkinlikle güne başlayacaktık, maalesef yaklaşık yarım metre kar nedeniyle araçlarımız alana giremedi, bu yüzden off road yapamayacağız. Bugün mangal ve trekking etkinliği yapacağız” diye konuştu.

  • Muhtarlar Konuşuyor 2 Cumhuriyet Mahallesi

    Muhtarlar Konuşuyor 2 Cumhuriyet Mahallesi Muhtarı Salih Sadi Saat gazetemize cevap verdi.

    Muhtarlar konuşuyor yazı dizimizde bu seferki konuğu Cumhuriyet Mahallesi Muhtarı Salih Sadi Saat, mahallenin çalışmaları, sorunları, projeleri gibi sorularımıza cevap verdi.

    ÇAHA: Okuyucularımıza kendinizi tanıtır mısınız?

    Saat: “1967 yılı Ankara doğumluyum, Çubuk ilçesi Gökçedere mah. nüfusuna kayıtlıyım. İlk ve ortaokulu güzel çubuk ilçemizde okuduktan sonra liseyi Yenimahalle Eml. Elektronikte okudum, üniversite hayatına Eskişehir Anadolu Üniversitesi iş idaresi bölümünde başladım. Ancak iki yıl sonra bırakmak zorunda kaldım. 2004 yılı yerel seçimlerinde aday oldum, mahalle sakinlerimizin teveccühüyle mahallemize muhtar oldum.”

    ÇAHA: Mahallenizin sorunları nelerdir?

    Saat: “Mahallemiz ilçemizin en güzide ve en kozmopolit bir mahallesidir. Elbette ki bizim mahallemizin de birçok surunu olmaktadır. Bununla beraber alt yapı sorunu birçok yerinde kalmamıştır. Ancak doğal gaz, su şebekesi, telekom ve kanal sorunu bitmesine rağmen elektrik telleri yeraltına alınma işi yarım kalmış, bununla beraber asfalt sorunu ivedi olarak ortaya çıkmıştır. Bu sorunu aşmak için gerekli kurum ve kuruluşlarla irtibatımız sürmektedir.

    ÇAHA: Mahallelinin Sizden İsteği nedir?

    Saat: “Vatandaşlarımız genelde muhtarlardan dürüstlük, iyi niyet, güler yüz, sorunlarla ilgilenen birini isterler. Bir de şu ikametgâh ücretleri bir kaldırılsa daha da güzel olacak bence…

    ÇAHA: Muhtar olarak sizin sıkıntılarınız nedir?

    Saat: “Valla bizim sıkıntılarımızın tek çözüm yeri büyük millet meclisidir. Ekonomik olarak devletin bize olan bakış açısı çok zayıf, tamamı ile kendi olanaklarımızla yürütmeye çalışıyoruz ve bana göre en büyük sıkıntı sağlık güvencemizin olmamasıdır. Sorumluluklarımız çok ancak yetkimiz eskisi kadar değil azdır.

    ÇAHA: Muhtar olarak sizin yetkileriniz nedir?

    Saat: “Kaymakamlık sadece vakıf mütevelli heyeti için köy ve mahalle muhtarlarından bir üye seçer, başkada bizim bir etki ve yetkimiz yoktur.

    ÇAHA: Son olarak söylemek istedikleriniz nelerdir?

    Saat: Sizin vesilenizle buradan büyük şehir belediye başkanımız sayın Melih Gökçek’e ve Çubuk belediye başkanı sayın Lokman Özden’e selam ve saygılarımı sunarım. Altyapımızda, doğalgaz, kanalizasyon, asbest boruların mavi pvc ile değiştirilmesinde ve yağmur giderinin yapımıyla ilgili emeği geçen herkese mahalle sakinlerimiz adıma muhtarlığımız olarak çok teşekkür ederim. İnşallah en kısa zaman da asfalt sorunumuzu da çözerler.

    Göreve başladığımızda en büyük hayalimiz bu yaşadığım mahallenin en gözde mahalle olmasıydı, işte pilot mahalle olması ile bu hayalimizin gerçekleşmesi güzel oldu. Bunun için eski belediye başkanımız sayın Adem Tuğluca beye teşekkür ederim. Halı sahalar ve basket sahaları, çarşı içinin o mezbelelik görüntüsünün ortadan kaldırılması ve mahallemizin her şey de öncelikli olması heyetim olan ( Ahmet Küçük, Refaim Minnet, Erol Çakır ve Levent Taylan ) arkadaşlarımın da istek ve çabasıydı buradan onlara da çok teşekkür ediyorum.

    Muhtarlıkların eskisi gibi yetki ve etkileri kalmadı ancak biz yinede nüfusumuzla mahalle sakinlerimizin sorunlarını bir şekilde gidermeye çalışıyoruz. Her nerde olursa olsun bana oy veren vermeyen tüm mahalle sakinlerimizi saygı, sevgiyle selamlıyor ve herkese Allah’tan sağlık, mutlulukla beraber güzel bir hayat diliyorum.

    Haber: ÇAHA

    Çubuk Aksiyon Haber Ajansı

    www.cubuk.biz

  • Çubuk Aksiyon İnternet Haber Sitemiz 5 yaşında

    Sürekli yenilenen ve güncellenen ve ilçede haber ihtiyacına cevap verebilen haber sitesimiz, bundan sonra daha güzel görünüm ve birçok haber alış verişine devam edecek.

    Haber sitesimizin okuyucularımıza sağladığımız kullanımı kolay, hızlı okuma, güzel bir görünüm özelliğimiz ile siz değerli okuyucularımıza 5 yıl haber verme hizmetinde bulunduk. Okuyucularımızdan aldığımız bu güçle de yayın politikamızı değiştirmeden yolumuza devam ediyoruz.

    Çubuk Aksiyon İnternet Haber olarak;

    –        Okuyucularımıza bazen acı kötü haber verdik üzdük, bazende mutlu iyi haber vererek yüzünü gülümsettik.

    –        Çubuk’un gündemini an an takip ederek, yine ilçenin güncel haberlerini sizlere aktarmaya 5 yıl boyunca devam ettik.

    –        Kuruluş tarihimiz 2008 yılından bu yana okuyucularına, haberlerinde tarafsız yayıncılığı ile görselliğimizi paylaştık.

    –        www.cubukaksiyon.com şimdiye kadar birçok okuyucusu ile haber, yazı, resim ve video göstererek okuyucumuzun beğenisini kazanmaya çalıştık.

    –        Bundan sonra da hedefini şaşmadan, internet haber okuyucularına, kaliteli doğru kaynaklardan haberlerini yine değerli okuyucuların yorumuna sunacağız.

    Çubuk Aksiyon İnternet Haber Sitesi sahibi Müfit Onbaşı konuşmasını yine tekrarlayarak; “Öncelikle okuyucularımızın bize göstermiş olduğunuz ilgi, yardım ve yorumlarından dolayı çok teşekkür ederiz. Günümüz teknolojisine değişime ayak uydurmak için siz değerli takipçilerimizin fikir ve görüşlerini değerlendirerek, sitemizi hem güncel tutuyor, hem de sürekli yeniliyoruz. Yine okuyucularımızın ve abonelerimizin görüş ve fikirlerini değerlendirerek böyle bir ara yüz değişimine karar verdik. Bizi ziyaret eden bütün takipçilerimize teşekkürü bir borç biliriz. www.cubukaksiyon.com web haber adresimizde sizlere kuruluş tarihimiz 2008 yılından bu yana sizlere haberlerde tarafsız yayıncılığımız ile görselliğimizi paylaştık. Bundan sonra da hedefimizi şaşmadan, sizlere kaliteli, güvenilir ve doğru kaynaklardan haberlerimizi, yine siz değerli okuyucularımızın yorumuna sunacağız. Okuyucularımızın haberlere yazdıkları yorumlardan güç alarak onlara en güzel haberler sunmaya devam ediyoruz. Bizi izleyen, takip eden herkese teşekkür ederiz” diye konuştu.

    www.cubukaksiyon.com Gazete – Haber – Reklam – Rehber Ajansıdır.

    Bir gün bizi ziyaret edeceğinizi biliyorduk. Aramıza hoşgeldiniz. Artık Bizi Herkes Tanıyor. Ya Siz?

  • Çubuk Aksiyon Haber Yenilendi

    Çubuk Aksiyon Haber Yenilendi

    Çubuk Haber Aksiyon internet gazetesi web haber sitesinin ara yüzü profesyonel haber sitesi tarzında yenilendi.

    Yenilenen ve güncellenen haber sitesinde, bundan sonra daha güzel görünüm ve bir çok etkili efekt olacak. Haber sitesinde okuyuculara kullanımı kolay, hızlı okuma, güzel bir görünüm özelliği sağlandı.

    Çubuk’un gündemini takip eden ve yine ilçenin güncel haberlerini sizlere aktarmaya devam edecek olan haber sitesi, www.cubukaksiyon.com web adresinden ulaşılabilecek.

    Kuruluş tarihi 2008 yılından bu yana okuyucularına, haberlerinde tarafsız yayıncılığı ile görselliğini paylaşan www.cubukaksiyon.com, şimdiye kadar birçok okuyucuya ulaştı. Bundan sonra da hedefini şaşmadan, internet haber okuyucularına, kaliteli doğru kaynaklardan haberlerini yine değerli okuyucuların yorumuna sunuyor.

    Çubuk Aksiyon İnternet Haber Sitesi sahibi Müfit Onbaşı konuşmasında; “Öncelikle okuyucularımızın bize göstermiş olduğunuz ilgi, yardım ve yorumlarından dolayı çok teşekkür ederiz. Günümüz teknolojisine değişime ayak uydurmak için siz değerli takipçilerimizin fikir ve görüşlerini değerlendirerek, sitemizi hem güncel tutuyor, hem de sürekli yeniliyoruz. Yine okuyucularımızın ve abonelerimizin görüş ve fikirlerini değerlendirerek böyle bir ara yüz değişimine karar verdik. Bizi ziyaret eden bütün takipçilerimize teşekkürü bir borç biliriz. www.cubukaksiyon.com web haber adresimizde sizlere kuruluş tarihimiz 2008 yılından bu yana sizlere haberlerde tarafsız yayıncılığımız ile görselliğimizi paylaştık. Bundan sonra da hedefimizi şaşmadan, sizlere kaliteli, güvenilir ve doğru kaynaklardan haberlerimizi, yine siz değerli okuyucularımızın yorumuna sunacağız. Okuyucularımızın haberlere yazdıkları yorumlardan güç alarak onlara en güzel haberler sunmaya devam ediyoruz. Bizi izleyen, takip eden herkese teşekkür ederiz” diye konuştu.  Bir gün bizi ziyaret edeceğinizi biliyorduk. Aramıza hoş geldiniz. Artık Bizi Herkes Tanıyor. Ya Siz?

  • Hatipoğlu Çubuk’ta

    Prof. Dr. Nihat Hatipoğlu, Çubuk Aile Yaşam Merkezini ziyaret etti.

    Özel davet üzerine Çubuk Aile Yaşam Merkezine gelen Hatipoğlu, ile merkezde hoş bir sohbet programı düzenlendi.

    Hatipoğlu’na sürpriz slayt gösterisiyle başlayan program, merkez toplantı salonunda yapıldı.

    Prof . Dr. Nihat Hatipoğlu ziyareti esnasında şunları söyledi; “Öncelikle Melih Gökçek’e böyle bir merkezi Çubuk’a kazandırdığı için teşekkür ederiz. Halka dönük çok güzel çalışmaları var. Sizleri böyle bir güzel merkezde bir araya getiriyor” dedi.

    Üyelerin ve misafirlerin katıldığı programda Hatipoğlu, sohbet ortamında sorulara da cevap verdi.

    Üyelerin kimileri kendisi ve çocukları için dua isterken kimileri de Hatipoğlu’nu görmenin memnuniyetini dile getirirken, Hatipoğlu ile bir araya gelmenin heyecanı üyelerin gözlerine yansıdı.

    Bayan üyelerin yoğun ilgi ve merak dolu bakışları arasında uğurlanan Hatipoğlu  üyelerle bol bol hatıra fotoğrafı çektirdikten sonra, sevgi seli ile uğurlandı.

    Bahar Geldi Telaş Başladı

    Ülke geneli havaların ısınmasıyla birlikte evlerde iş yerlerinde ve çeşitli bölgelerde çevre düzenleme çalışmaları bir heyecan bir telaş başladı.

    İlk olarak ağaç ve çiçek dikimi yapıldı.

    Yaşanan ısınma ve güzel hava ile birlikte vatandaş rahat bir nefes aldı.

    Görevli kurumlar yol park ve kaldırım çalışmalarına başladı.

    Esnaf dükkânına bahar temizliği, gerekli tadilat ve tamiratını yapıyor.

    Çiftçi tarım arazisini ekiyor biçiyor düzeltiyor.

    Bahçe severler fidelerini dikmeye başladı.

    Çalışanlar mangal ve piknik telaşına düştü.

    Çiğdemlerin çıktığını gören vatandaş toplamaya koyuldu.

    Herkesi bahar sevinci ve heyecanı sardı.

    Baharla birlikte herkes kazanmaya başlıyor.

    Şimdi herkese iş düşüyor, haydi bakalım görev başına, herkes üstüne düşen görevi yapsın…

    Sağlıcakla kalın…

  • Sünnetin Fazileti

    Amr b. Avf(ra) Efendimiz’in Bilal b. Haris(ra)’a şöyle dediğini rivayet etmiştir: ” ey Bilal! Bil” . O da: ” Ya Rasulullah neyi bileyim?” .

    Şöyle buyurdu:” Şunu bil ki kim benden sonra sünnetlerimden öldürülmüş olan bir sünnetimi diriltirse ona bu sünnetle amel edenlerin ecri verilir. Onların ecirlerinden de eksilme olmaz. Kim de Allah ve Rasulü’nün razı olmadığı sapık bir bid’at ortaya koyarsa ona da bu bid’atla amel edenlerin ecri verilir, bid’ati işleyenlerin günahlarından da eksilme olmaz. ” (Tirmizi, İbn-i Mace).Kaynakwh: 100 şehit Sevabı…

    İbn-i Abbas (ra) Hz. Peygamber Efendimiz(sav)’in şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: ” Ümmetimin bozulduğu bir sırada kim sünnetime sarılırsa ona yüz şehit sevabı vardır. ” (Beyhaki, Taberani).

    SÜNNETLER

    Hz. Muhammed s.a.v Sünnetleri

    Peygamber Efendimizin Günlük Hayata Ait Sünnetleri başka sünnetler daha

    “1- ) En çok Pazartesi ve Perşembeleri oruç tutardı. Neden böyle yaptığı Pazartesi ve Perşembe Allah’a sunulur. Sorulduğunda da şu cevabı verirdi: “” Ameller her pazartesi ve perşembe Allah’a ( c.c.) sunulur. Oruçlu iken amelimin Allah’a (c.c.) arz olunmasını severim. Her Müslüman affedilir. Ancak dargın olan kişi müstesna. Cenab-ı Hak meleklere onlar için “”bunları geri bırakın”” der.”

    “2- ) Cumartesi ve pazar günleri de umumiyetle oruç tutardı. ve şöyle derdi: “” Bu iki gün müşriklerin bayram günleridir. Onlara muhalif olmaktan hoşlanırım.”

    3- ) Yüzüğü gümüştendi, yüzüğü akik taşıydı.

    4- ) Gözleri uyurdu lakin kalbi uyumazdı.

    5- ) Ahlakı Kur’an’dı.

    6- ) Umumiyetle cuma günü yıkanırdı, bazen de terk ederdi.

    7- ) Çocuklara karşı çok merhametliydi.

    “8- ) Su içtiği zaman 3 defa nefes alır, üç nefeste içerdi ve “” Bu daha mutlu, daha afiyetli ve daha sağlıklıdır. “” buyurdu.”

    9- ) Gece kalktığı zaman ağzını misvaklardı.

    10- ) Son derece merhametliydi. Birisine bir şey vaat ettiği zaman imkanı olduğunda mutlaka o vaadini yerine getirirdi.

    11- ) İçinde su içilen bir cam kasesi vardı.

    12- ) Sükunu uzun, gülmesi azdı.

    “13- ) Hizmetçiye söyledikleri sözlerden biri de “” Bir ihtiyacın var mı? “” idi.”

    14- ) Eza veren kötü huyu olmazdı. Birisinin diğeri aleyhine olan sözünü de kabul etmezdi.

    15- ) Kendisine meleklerin gelmesi ve Hz. Cebrail (as) ile konuşması sebebiyle pırasa, sarımsak, soğan gibi şeyler yemezdi.

    16- ) Yaslanarak yemek yemezdi. Arkasından iki kişi yürüyemezdi.

    17- ) Gece ağzına misvak sürmeden kalmazdı.

    18- ) Gusülden sonra abdest almazdı.

    19- ) Tebessüm etmeden kesinlikle konuşmazdı.

    20- ) Ramazan Bayramında bir şey yemeden camiye çıkmazdı.

    21- ) Kurban Bayramında kurban kesilmeden evvel bir şey yemezdi.

    22- ) Üçten sonra sözü tekrar etmezdi.

    23- ) Gece veya gündüz uyuyup da uyandığı zaman mutlaka misvak kullanırdı.

    24- ) İkram edilen kokuyu geri çevirmezdi.

    25- ) Biat esnasında kadınların elini tutmazdı.

    26- ) Bir yudum su ile dahi olsa iftar etmeden akşam namazını kılmazdı.

    27- ) Gülüşü tebessümlerden ibaretti.

    28- ) Hastayı ancak üç günden sonra ziyaret ederdi.

    29- ) Şu beş şeyi hiçbir zaman yanından ayırmazdı; Ayna, sürme kabı, tarak, misvak ve ustura.

    30- ) Lamba ile kendisine aydınlık yapılmadıkça karanlık evde oturmazdı.

    “31- ) Bir yerden kalkarken mutlaka “” Subhaneke Allahümme Rabbi vebi hamdike la ilahe illa ente estağfiruke ve etübi ileyke”” der ve şöyle buyururdu: “” Yerinden kalkarken kim bunu söylerse mutlaka mecliste kendisinden südur eden günahları bağışlanır.”””

    32- ) Hiçbir şeye hayır demezdi. Kendisinden bir şey istendiği zaman eğer yapmak isterse evet derdi. İstemezse sükut ederdi.

    33- ) Abdestini kendisi alırdı. Kimseden yardım istemezdi. Vereceği sadakayı da bizzat kendi eliyle verirdi, kimseyi bunun için rahatsız etmezdi.

    34- ) Ne yemek ne de başka bir şey O’nu akşam namazından alıkoyamazdı.

    35- ) Dişlerini temizlemeden uyumazdı.

    36- ) Daima misvakı başucunda bulunurdu, öylece uyurdu. Uyanınca hemen onunla dişlerini fırçalardı.

    37- ) Kahkaha ile gülmezdi.

    38- ) Yemeğe suya üfürmezdi. Kabın içinde nefes almazdı.

    39- ) Kendisinden kötü söz işiteceği kimseye yanaşmazdı. ( Buhari )

    40- ) Bir vali tayin ettiği zaman ona sarığı kendi eliyle sarıp giyindirirdi. Sarığın kuyruğunu sağ taraftan kulağa doğru sarkıtırdı.

    41- ) Sarığın kuyruğunu sağ taraftan kulağa doğru sarkıtırdı.

    42- ) Yanına çocuklar geldiği zaman onları tebrik eder, güzel karşılar ve onlara dua ederdi.

    43- ) Hurmayı yer ve çekirdeğini tabağa atardı.

    “44- ) Buğday ekmeği ile hurma yerdi v “” Bunlar pek hoştur. “” derdi. ( Tayalisi )”

    45- ) Üzümü ağzına teker teker koyarak yerdi. ( Taberani )

    46- ) Hediye edileni yerdi, sadakayı yemezdi. ( İbn-i Said )

    47- ) Üç parmak ile yerdi, onları silmeden iyice yıkardı.

    48- ) Hanımlarından biri yatıp uyumak istedikleri zaman ona 33 kere Subhanallah, 33 kere Elhamdülillah, 33 kere de Allahuekber demesini emrederdi. ( Mendi )

    49- ) İnsanları birbirine bağlamak ve sevindirmek için hediyeleşmelerini emrederdi. ( İbn-i Asakiri )

    50- ) Güneş tutulduğu zaman kılınan küsuf namazında köle azad edilmesini emrederdi.

    51- ) Nazar değmesinde ( hastalanınca ) Kalem Suresi 51, 52. ayetlerin okunmasını emrederdi.

    52- ) İnsana ait 7 şeyin gömülmesini emrederdi: Saç, kan, tırnak, diş, pıhtılaşmış kan, perde, hayız kanı. ( Hakim )

    53- ) Oruçlu iken iftar edeceği zaman ilkin su ile başlardı. Suyu iki veya üç defada nefes alarak içerdi yani bir defada içmezdi.

    54- ) Yüzüğünü sağ eline takardı. ( Müslim )

    55- ) Yüzüğünü sol eline takardı. ( Buhari )

    56- ) Yüzüğünü sağ aline takardı sonra sola değiştirirdi. ( İbn-i Asakir, Aişe (r.a. )

    57- ) Cinlerden ve nazar değmesinden Rabbine sığınırdı. Nihayet Muavvizeteyn nazil olunca onları okumaya başladı. Diğer duaları terk etti. Ani ölümden Allah’a sığınırdı, ölümden önce hastalanmasını isterdi. ( Taberani )

    58- ) Her namazdan sonra abdest alırdı. ( Buhari )

    59- ) Kurfuaz şeklinde ( Dizlerini karnına birleştirerek ) otururdu.

    60- ) Başına sarık sarıp ona kuyruk yaparak, iki omuzu arasından sarkıtırdı.

    61- ) Bütün vakitlerde Allah’ı (c.c.) zikrederdi.

    62- ) Gece karanlığında gündüzün ışığında gördüğü gibi görürdü. ( Beyhaki )

    63- ) Enine doğru misvak kullanırdı.

    64- ) Sabah namazının sünnetini kıldığı zaman sağ ayağının üzerine yatardı.

    “65- ) Aksırınca “” Elhamdülillah”” derdi. Bunu işiten “” Barekallah”” derdi. Tekrar Efendimiz: “” Yehdina ve Yehdikümullah”” derdi.”

    66- ) Aksırdığı zaman elini ya da elbisesini ağzına koyardı, sesini alçaltırdı.

    67- ) Ayaktayken öfklendiklerinde hemen otururlardı. Otururken öfkelendiklerinde hemen yatarlardı. Böylece öfkeden teskin olup giderdi.

    68- ) Öğleden önce dört rekatı kaçırdıkları zaman onu farzı müteakiben iki rekattan sonra kılardı.

    69- ) Arkadaşlarından birini üç gün görmediği zaman onu sorarlardı. Eğer gaib ( kayıp )ise ona dua ederlerdi.

    70- ) Dualarının daha şümullü olanını severdi, diğerlerini terkederdi. ( Taberani )

    71- ) Tabaklanmış koyun postunda namaz kılmaktan hoşlanırdı. ( İbn-i Said )

    72- ) Bahçelerde namaz kılmaktan hoşlanırdı. ( Tirmizi )

    “73- ) Duasına “” Subhane Rabbiyel aliyyül ağlel vehhab “” ile başlardo.”

    74- ) Açlıktan beline taş bağlardı. ( İbn-i Said )

    75- ) Yeşilliğe akan suya bakmaktan hoşlanırdı. ( Ebu Nuaym )

    76- ) Ağzı kapanan kaptan hoşlanırdı.

    77- ) Hediyeyi kabul edrdi. Ona karşılık olarak bir şey verirdi. Sadakayı kabul etmezdi. ( Taberani )

    “78- ) Kıraatini ayetlerin başında dura dura icra ederdi. “” Elhamdülillahi Rabbil Alemin”” der, sonra durur “” Errahmanirrahim”” der ve yine dururdu.”

    79- ) Cuma günü namaza gitmeden önce bıyıklarını kırpardı, tırnaklarını keserdi.

    80- ) Namazda esnemekten hoşlanmazdı.

    “81- ) Dağlamak, yani bir nevi tedavi şeklinden ve sıcak yemekten hoşlanmazdı ve şöyle buyururdu: “” Soğuk yiyin çünkü bereketlidir. Dikkat edin sıcak yemekte bereket yoktur. “” ( Ebu Nuaym )”

    82- ) Nübüvvet mührünün görülmesinden hoşlanmazdı.

    83- ) Çok sorulmaktan hoşlanmazdı ve bunu ayıplardı. Ama Hz. Ebubekir (r.a) sorduğunda cevap verirdi ve bundan hoşlanırdı. ( Taberani )

    84- ) Yemeği ortasından yemekten hiç hoşlanmazdı.

    85- ) Yürüyüşünden aciz ve tembek olmadığı anlaşılırdı.

    86- ) Secdede bazen kendisinden geçinceye kadar uykuya dalardı. Gözleri uyuyup kalbi uyumadığı için sonra kalkıp abdest almaya ihtiyaç duymadan namazını kılardı. ( Ahmet bin Hanbel )

    “87- ) Son sözü şu olmuştur: “” Namazı sakın terk etmeyin. Namazı sakın terk etmeyin, elleriniz altında bulunanlar hakkında Allah (c.c )’tan korkun, adaletle muamele edin. ( Ebu Davut ) “

    Günlük Hayatta Sünneti Seniyye

    1. Hayırlı işlerde sağı, adi işlerde solu kullanmak.

    2. Yemekten önce ve sonra elleri yıkamak.

    3. Yemeğe besmele ile başlamak, Allah’ın sonsuz ikram ve nimetlerini tefekkür ederek yemek, sonunda da hamd etmek.

    4. Yemekte tabağın kendi önümüze gelen tarafından yemek.

    5. Yerde bir sofra bezinin üstünde yemek. İhtiyaç olduğu takdirde masada da yenilebilir.

    6. Yemeğe sofradakiler ile beraber başlamak.

    7. Acıkmadıkça yememek, tam doymadan yemeği bırakmak.

    8. Tabağa az yemek koydurtup artık bırakmamak.

    9. Sofrada sağ dizi dikip, sol dizi yere yatırmak.

    10. Saf ipek ve saf altın ümmet-i Muhammed’in erkeklerine haram kılınmıştır.

    11. Selamı yaymak. Selam, kelamdan önce gelir.

    12. Eve girince ilk söz ev halkına selam vermek olmalıdır.

    13. Selamla birlikte samimiyetle, tebessüm ederek musafahada bulunmak.

    14. Musafaha ile birlikte, hürmet, samimiyet ve şefkate vesile olan kucaklaşmalar yapılabilir. Süfli hisleri uyandıracak sarılmalar caiz değildir.

    15. Musafahada önce eli uzatan çekmelidir. Biz çekersek buluşmadan memnuniyetsizlik manası çıkabilir.

    16. İlmiyle amil din adamları ile adil devlet başkanlarının eli öpülür, beşeri hisleri yok olmuş yaşlı hanımlara selam verilebilir, gerekirse eli de öpülebilir. Yeter ki fitneye sebep olmasın.

    17. Hediyeleşmek ve gelen hediyeye aynıyla veya daha güzeliyle karşılık vermek.

    18. Az gülmek, gülünce kahkaha ile değil, tebessüm ederek gülmek. Mütebessim olmak.

    19. Çoğu zaman susmak, tefekkür etmek, ihtiyaç olunca konuşmak.

    20. Tane tane, orta bir ses tonuyla konuşmak. Çok mühim şeyleri üç defa tekrar etmek.

    21. Konuşmaya Allah’ın adıyla başlamak ve Allah’ın adıyla bitirmek.

    22. Nefsi ve dünyalık bir şey için öfkelenmemek. Bir hak zayi olduğunda ve uhrevi meselelerde, Allah ve din hakkı için öfkelenmek.

    23. Doğru sözle şaka ve mizah yapmak.

    24. Boş işler (malayani) ile iştigal etmemek.

    25. Uyku için yatınca önce sağ tarafına yatmak, sağ yanağını sağ avucunun içine koymak ve o günün muhasebesini yapmak.

    26. Yüzükoyun yatmamak.

    27. Yatağa girdiğinde avuçları açık olarak birleştirerek İhlas, Felak ve Nas surelerini okuyup avucunun içine üfleyip sonra bütün vücudunu sıvazlamak, bunu üç defa tekrarlamak.

    28. Beyaz giymek.

    29. Mest giymek.

    30. Ayakkabı giyerken önce sağdan başlamak, çıkarırken de önce soldan çıkarmak.

    31. Takke ve sarıkla başı kapatıp namazı öyle kılmak.

    32. Soğan ve sarımsak kokusuyla mescid ve meclislere yaklaşmamak.

    33. Üzerinde kudsi kelimeler ve ayetler yazılı eşya ile tuvalet ve pis yerlere girmemek.

    34. Misafire elinde bulunandan ikramda bulunmak. Misafir ve ziyaretçileri temiz bir kılık kıyafetle karşılamalı.

    35. Aksırınca sesi az yükseltip, “Elhamdülillah” demek. Böyle diyene de “Yerhamükellah” demek. Bize dediklerinde “Yehdina ve yehdikümüllah” diye cevap vermek. Bu üçe kadar böyle mukabele şeklinde devam edebilir. Üç defadan fazla aksıran olursa, nezleden aksırmıştır ve mukabele gerekmez.

    36. Esnemeyi mümkün olduğu kadar gizlemek. Ağzı elle kapayarak gidermeye gayret etmek. Namazda iken esneme gelirse, ayakta ise sağ elin, diğer hallerde ise sol elin tersi ile ağzı kapatmak münasip olur.

    37. Davete icabet ve hediyeyi kabul etmek.

    38. Kapıyı üç defa vurmak, cevap verilmezse geri dönüp gitmek. “Kim o?” diye sorulduğunda, “Benim.” dememek, kendimizi açık bir şekilde tanıtmak, maksadımızı belirtmek. Kapının tam karşısında durup içeriyi gözleme durumunda bulunmamak. Biraz kenarda durarak, ailedeki mahremiyeti görmekten içtinap etmek.

    39. Ayakta bevletmemek. Tuvalette idrar saçıntısından, korunmak. Hadiste kabir azabının çoğunun idrar saçıntısından ileri geldiği bildirilmiştir. Tuvalete ihtiyaç için oturduğu vakit ön ve arkanın kıbleye karşı dönük olmaması gerekir.

    40. Banyo yapılan yere bevletmemek. Çünkü vesvesenin çoğu bundandır.

    41. İnsanların istifade ettiği gölgeliklere, yol ve yol kenarlarına, çeşme ve pınarlara bevletmemek, pisletmemek ve de tükürmemek. Hadiste, bunu yapanların lanetlenmesinden korkulacağı bildirilmiştir.

    42. Kasık ve koltuk altı temizliğine titizlik göstermek. Buralardan ayrılan parçalar temizken ayrılmasına da dikkat etmeli ve cünüp iken buraları tıraş etmemelidir. Bu tür temizlik caiz olsa da sünnete uygun değildir.

    43. Büyük ve umumi banyolarda tesettürle yıkanmalı, peştamal kullanılmalı.

    44. Mümkünse her abdest alışta misvak (fırça) kullanmak.

    Diyanet İşleri Başkanlığının neşrettiği misvak hadisi tercümesinde şöyle bir hüküm mevcuttur: “Misvaktan kasıt dişlerin temizlenmesi, ağız içindeki kötü kokunun giderilmesi ve mikropların yok edilmesidir. Bunu temin eden Erek ağacından başka fırçalar da varsa, o da misvak yerini tutar.”

    45. Emin ve muttaki insanlarla istişare etmek, neticedeki karara tevekkülle uymak.

    46. Cömertlik. “Cömert Allah’a yakın, cimri ise Allah’a uzaktır. Cömertlik kökü cennette olan bir ağacın dünyaya sarkmış dalıdır. Kim o dala tutunursa o dal onu cennete çeker.”

    47. Çok tefekkür etmek. “Tefekkür gafleti izale eder. Ölümü tefekkür etmek fani lezzetleri acılaştırır. Eşyanın üzerindeki fena damgasını gösterir.”

    48. Borçlanmalarda durumu yazıyla veya bir şahitle tevsik etmek. Böyle bir tedbir asla itimatsızlık sayılmaz. Anlaşmalarda değişik tevil ve tefsirlere yol açacak boşluklar bırakılmamalıdır. Durumu net olarak tespit etmek lazımdır.

    49. Bir yakını vefat eden Müslüman kardeşini teselli ederek taziyede bulunmak. “Allah merhuma rahmet etsin.” şeklinde dua yapılır. Taziye ziyareti vasati üç gün içinde yapılır. Üç günden sonraki ziyaretlerde vefatı hatırlatıp hüznü deşmek uygun olmaz. Evinden cenaze çıkan kimseler üzüntüden dolayı yemek hazırlayıp sofra kuramazlar. Bunun için vefalı komşular bir müddet bu eve yemek getirirler. Böylece hüzünlerine ortak olduklarını fiilen göstermiş olurlar. Cenaze sahibi üç gün kendisine kolayca erişilebilecek bir ortam hazırlar ve böylece kardeşlerinin taziyede bulunabilmelerine imkan tanınmış olur

    50. Ölmüş kimseleri hayırla yad etmek.

    51. Mevtanın ardından yüksek sesle ve çırpınarak, saç baş yolarak ağlamamak. Böyle yapmak kadere itiraz ve Cenabı Hakkın takdirini itham etmek olur. Ayrıca bu mevtaya iyilik değil azaba vesile olur.

    52. Sekerat halindeki hastalara “La ilahe illallah, Muhammedün rasulullah.” şeklinde telkinde bulunmak. Hastanın dudaklarını temiz ve ıslak bir bezle sulandırıp kurumamasını sağlamak. Ölüm vaki olup son nefes verilince, okumalar durdurulur ve cenazenin uzağında devam edilebilir. Çenesinin açık kalmaması için mendil ve benzeri şeylerle başa bağlanır. Gözleri açık ise kapatılır.

    53. Kabirleri ziyaret etmek. Gafleti dağıtır ve uhrevi tefekküre vesile olur. Kabristanın kapısına yaklaşınca, kabir halkına gizlice selam verilir. “Ey kabir sakinleri, esselamu aleyküm. Sizler bizden önce geldiniz, bizler de sizleri takip edeceğiz. Size Allah’tan af ve mağfiret dileriz.” Şeklinde selam ifade edilebilir. Sonra ziyaret edilecek merhumun ayakucu tarafından yaklaşılır. Yüzüne müteveccihen veya kıbleye karşı durulur. Kur’an ve dualar okunabilir. Ziyaret esnasında mezarları çiğnemek mekruhtur. Şayet geçip gitmek için başka müsait yol yoksa, merhuma sevap hediye edilerek, geçilebilir. Mezar üzerindeki yeşillikler yolunmaz, bilakis çiçekler ekilir. Kurumuş otlar ayıklanır.

    54. Hasta akraba, dost ve arkadaşları ziyaret etmek. Onlara teselli ve ümit vermek. Ziyareti uzun tutmamak. Hastanın hoşa gitmeyecek hallerini başka yerde anlatmamak.

    55. Sıla-i rahimde bulunmak. “Akrabayla alakayı kesen bir kimsenin bulunduğu meclise Allah’ın rahmeti inmez.”

    56. Zemzem suyunu hürmeten ayakta ve kıbleye karşı dönerek içmek.

    57. Anne-babaya itaat etmek, onlara ihsanda bulunmak, kalplerini kırmamak ve hayır dualarını almak.

    Peygamber Efendimizin Unutulan Sünnetleri

    1-Müsafeha etmek (iki müminin karşılaştıkları zaman toka yaparak salavat okumaları)

    2-Hutbenin Arapça okunması

    3-Sakalın dudaktan itibaren bir tutam olması

    4-Kıymetsiz yerlere girerken sol ayakla girilip, sağ ayakla çıkılması

    5-Mübah olan yerlere sağ ayakla girilip sağ ayakla çıkılması (oda,taksi,dükkanv.s. )

    6-Namazları başı açık kılmamak

    7-Abdestte ayakları üç defa yıkamak

    8-Pantolonu katlayıp koymak

    9-Pantolonu oturarak giymek

    10-Yolculukta arkadaşlarından birini reis seçmek

    11-Ölen kimsenin kılmadığı namazlar için ıskatın yapılması için vasiyet etmesi

    12-İstişare etmek

    13-Sakal ve bıyık bırakmak

    14-Çevreyi temizlemek

    15-Çıplak ayakla namaz kılmamak

    16-Abdest aldıktan sonra kıbleye dönüp su içmek

    17-Suyu üç yudumda ve oturarak içmek

    18-Kabeye dönerek başında besmele sonunda hamd ederek başı kapalı olarak içmek

    19-Bıyıkları kaşlar kadar uzatmak

    20-Kabristandan geçerken selam vermek ve on bir İhlas okumak

    21-Ölüye definden sonra telkin vermek

    22-İslam nikahı kıymak

    23-Tırnak kesmeye şahadet parmağından başlamak

    24-Tırnağını Cuma günü kesmek

    25-Yatarken sağ tarafına yatmak

    26-Abdestli yatmak

    27-Yemeğe tuz ile başlamak

    28-Sofrada sirke bulundurmak

    29-Ayakkabıyı giymeden önce ters çevirmek

    30-Uşur vermek (Farz) (Toprak mahsullerinin zekâtına uşur denir)

  • Başkan Özden’den Tüm Sorulara Cevap

    Çubuk Belediye Başkanı Lokman Özden, Konya TV’de Dursun Erkılıç’ın sorularını cevapladı

    Çubuk Belediye Başkanı Lokman Özden, Konya TV’de canlı olarak yayınlanan ve Televizyonun Ankara Temsilcisi ve Belde Gazetesi Haber Müdürü Dursun Erkılıç’ın hazırlayıp sunduğu “Ankara’nın Zirvesi’ programında soruları cevapladı, hizmetlerini anlattı.

    Altyapı, üstyapı hizmetleri ve sosyal belediyecilik icraatlarıyla ilgili ayrıntılı bilgiler veren Özden, Yıldırım Beyazıt Üniversitesi’nin ilçeye, ilçenin de üniversiteyi kazandırdığı ya da kazandıracağı kazanımlarla ilgili soru üzerine, üniversitenin ilçeye kazandırılması sürecindeki heyecanı hatırlatarak, üniversitenin Çubuk için çok ama çok önemli olduğuna dikkat çekti.

    Rektör Prof. Dr. Metin Doğan’ın değerli bir bilim insanı olduğunu ve üniversitenin cazip hale gelmesi için her çabayı gösterdiğini belirten Lokman Özden, tüm bu süreç içinde özellikle Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın çok belirleyici olduğunu ifade ederek Çubuk adına teşekkür etti.

    Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’in de Çubuk’a her zaman büyük ilgi gösterdiğini ve yardımcı olduğunu belirten Lokman Özden, tarım ve hayvancılık başta olmak üzere Çubuklunun her bakımdan kazançlı çıkması için her türlü yatırımın, değişimin yapıldığını, projeler geliştirildiğini ifade etti.

    “Çubuk halkı için yağmurun yağması eziyet. Her yerde göletler, göletçikler oluşuyor ve insanlar bundan çok muzdaripti” diyen Çubuk Belediye Başkanı Lokman Özden şunları söyledi:

    “ASKİ genel müdürlüğü bu konuyla ilgili inanılmaz çalışmalar yaptı merkezde. Biz de önünü açtık. Yol genişletilmesiyse yol genişlettik. Yıkılması gereken, dar olan sokaklar varsa, yola tecavüzleri varsa onları sonlandırdık. Büyükşehirle birlikte el ele, güç birliği içerisinde, hükümetin de desteğiyle biz ilçede bir değişimi, dönüşümü başlattık. Pozitif anlamda bir değişim bu. Çubuk adeta şantiyeydi daha önce. Çubuk’un altını üstüne getirdik tabiri caizse. Şu an merkezde üst yapı çalışmaları büyük ölçüde tamamlandı ama merkezin dışında olan yerlerde hala alt yapıyla ilgili boruların değişimi, doğalgazın yaygınlaşması, yağmur borularının döşenmesi, bu çalışmalar tam gaz devam ediyor. Yani hani seçim zamanında belediyeler hareketlenirler ya vatandaşın gözünü boyamak adına, biz açık söylüyorum, mazbatayı aldıktan sonra, zaten çok şükür tecrübemiz vardı, talimatları aldık. Ne yapılması gerekiyorsa. Bizim bu işte öğreneceğimiz yoktu. Bir girdik, pir girdik. Şu anda Çubuk’ta elimizin dokunmadığı yer kalmayacak Allahın izniyle. Dönemin sonuna kadar elimizin dokunmadığı yer kalmayacak. Yani kepçeyle eşmediğimiz, altyapısını yapmadığımız, sokağına, caddesine girmediğimiz hiçbir yer kalmayacak. Seksen dört bin nüfuslu bir ilçeden bahsediyorum. Çoğu ilden daha büyük nüfuslu bir ilçe ama açıkçası hükümetimizin desteği, milletvekillerimizin desteği ve Büyükşehir belediye başkanımız, ASKİ genel müdürümüz, ak parti grup başkan vekili Ayhan yılmaz bey, ekipleri, yani bal arısı gibi çalışıyorlar Çubuk’ta. Çubuk da o ilçeler arasındaki dengesizlik şu an Çubuk’ta denge haline geldi. İlçeler, iller, yerleşim yerleri batıya yönelirler. Şu an Yıldırım Beyazıt Üniversitesi’nin getirdiği o sinerjiyle de bu teori Çubuk için sonlandı. Kuzeye de artık bir hareketlilik, ivme oluştu. Denge sağlanmış oldu. Yıldırım Beyazıt Üniversitesi kuzey Akyurt, Çubuk kavşağında da inşallah fuar alanı yapılacak. Büyükşehirin projesi. Yine galerici esnaflarımızın serum çiftliğinde yer aldıklarını biliyoruz. Oraya da galericiler gelirse terazi dengelenmiş olacak. Buna ilaveten biz inşallah kentsel çalışmalarla Esenboğa kavşağından Çubuk’a kadar yolun solunda ve sağında olmak üzere kentsel çalışma alanları oluşturacağız. Buralarda da inşallah on beş, yirmi bin kişinin istihdam edilebileceği iş yerleri olacak. Yani Çubuk tarımın, ticaretin, turizmin merkezi olacak. Günlük on beş, yirmi bin kişi sirküle oluyor Çubuk’ta. Yani Çubuk’tan merkeze çalışmaya geliyorlar. Ulaşım sorundu. Büyükşehir otobüsleri çalışıyor, özel toplu taşıma otobüsleri çalışıyor. Biz hedef büyüttük, sayın başbakanımızdan metro istiyoruz. Niye metro istiyoruz? Esenboğa kavşağına nasip olursa havalimanına Ankaray gelecek. Ankaray geldiğinde üç istasyonla belki birinci etapta olmaz ama ikinci etapta inşallah üniversite olan bir ilçeye de metro yakışır diye düşünüyoruz. Arazi de müsait. Nüfusu hızlı artan, seksen dört bin olan ve üniversite ile birlikte on yılda rektör beyin söylediği yirmi beş bin öğrenci alınacak dediği Yıldırım Beyazıt Üniversitesi’nin de gelişiyle nüfus birden yüz bin, yüz on, yüz yirmi bin gibi hızla artacak bir ilçede toplu taşımada metronun Çubuk’a yarayacağını ifade etmek istiyoruz. Bu konuda da sayın başbakanımıza kendileriyle görüştüğümüzde halkımızın arzusu olarak ileteceğim” diye konuştu.

    SORULAR – CEVAPLAR

    D.E- Sizinle daha önce de röportajlar yapmıştım. Hiç bu kadar net konuşmamızdınız metro konusunda. Bu kadar istiyorsanız olur sanırım…

    L.Ö- Önce Allah’a sonra sayın Başbakanımıza güveniyorum. Niye güveniyorum? Çünkü Üniversite’yi Çubuk’a getiren isim kendisi, altı şeritli konforlu yolu ilçemize getiren kendisi, benim vatandaşım en güzel yere layıktır diyerek yüz yataklı devlet hastanesini ilçemize kazandıran kendisi, her oda özel oda kapsamında. Buzdolabı, lcd televizyonu, uzman doktorların olduğu yüz yataklı devlet hastanesi sayın başbakanımızın ilçemize hediyesi. Kamu binalarında, adliye sarayı başbakanımızın, emniyet binası sayın başbakanımızın, hükümet konağı restore edildi sayın başbakanımızın, belediyeyi restore ettik sayın başbakanımızın. Dolayısıyla ilçemize bu denli güçlü destek veren sayın başbakanımızın inşallah Allahın izniyle kendisi zaten seçim çalışmaları sırasında davet ettiğimizde çok yoğundu, çok çalışıyordu, inşallah sayın başkan ben de Çubuk’a geleceğim dedi. İlçemizi şereflendirdiğinde, misafir olduğunda kendisinden bu sözü de almış oluruz inşallah.

    D.E- Öyle anlattınız ki, şu soruyu bir toparlamam gerekiyor Başkanım. Gerek toplu konut alanında olsun, gerek başka alanlarda olsun yapılan yatırımlar, hizmetler artık Çubuk’un yüz bin nüfusa dönük altyapısının hazır olacağının göstergesi..

    L.Ö- Bana hatırlattınız, toplu konut dediniz. TOKİ için sayın Başbakanımız diyordu ya, fakir fukarayı ev sahibi yapın diye; dört yüz seksen dört tane engelliye, şehit yakınlarına, dul ve yetimlere, yani evet, Allah devlete zeval vermesin diyen kesime dört yüz seksen dört tane konut yapıldı. Allah razı olsun. Gerçekten bunlar çok önemli şeyler. Siz bir garibi, ya benim param olsa da destek olsam da bir göz odada bunu bulundursam, eşyalarını alsam, onun mutluluğunu yaşasam istersiniz değil mi? Tüm Türkiye sathında Toplu Konut İdaresinin yaptığı konutlar var. Bu bizim ilçemize de geldi. İlçemize dört yüz seksen dört tane bu tarz vatandaşlarımıza verilen konutlar olacak. İnşallah biz onları haziranda teslim etmiş olacağız. Çok güzel şeyler değil mi bunlar? Bu projelerin hepsinin bir bir gerçekleşiyor olması tesadüf olabilir mi? Çubuk’a verilen önemdir, değerdir bu. Yine organize hayvancılık ihtisas bölgesi Çubuk’ta devam ediyor. 12 trilyon lira kamulaştırılma bedeli. 12 trilyon lira altyapı çalışmaları 24 milyon lira. O çalışma da devam ediyor. Esenboğa havalimanı ve etrafındaki kötü kokuların giderilmesi çalışmaları tüm hızıyla valilik tarafından devam ettiriliyor. İlçe kaymakamımızın valilikten aldığı destek var. İl genel meclis üyesi arkadaşlarımızın desteklediği bir proje var. Kesme çiçekçilik. İç mekan ve dış mekan bitkilerin yetiştirilmesi için bir sera kuruldu. O çalışmalar da yine Çubuk’ta devam ediyor. Kötü kokunun hem izole edilmesi hem de çiçeklerin yetiştirilmesi, güzel kokulu işlere dönüşmesi meselesi. Yani hayvancılıktan tarıma yönelme, yönlendirme söz konusu. İnşallah bu projeler bir bir hayata geçtiğinde Çubuk’ta hayat daha kolay olacak ve insanların geçim standartları inanılmaz şekilde artacak. Ben buna inanıyorum.

    D.E- Az önceki sorumu şöyle tamamlayacaktım. Her şey o kadar güzel gidiyor ki Çubuk’a yatırım yapmak aslında geleceğe yatırım yapmak değil mi?

    L.Ö- Kesinlikle öyle…

    D.E- Evet, Başkanım yatırım yapmak isteyen birinin gelip Çubuk’u görmesi gerekir. Çünkü gelecekte nüfus da ticaret de alıveriş için yeterli hale gelecek ki şu anda bile pek çok ilden fazla. Üniversitesi var, ulaşım sorunu yok. Daha ne aranır bir ilçede. Siz de yatırımcılara kolaylık sağlıyor musunuz?

    L.Ö- Kesinlikle. Şunu söyleyebilirim, imar da dahil olmak üzere büyüme istidadı gösteren yatırımcılara, girişimcilere her türlü desteği yapıyoruz. Çok kısa sürede ruhsatlandırma çalışmalarında onlara öncülük ediyoruz. Her türlü katkıyı yapıyoruz. Yeter ki onlar istihdam arttırıcı, yatırım yapmaya yönelsinler. Biz aynı zamanda sanayi arsaları ürettik. Onları da inşallah ihale yoluyla satacağız. Sattığımızda ilçede yaklaşık yirmi beş, otuz bin kişiyi istihdam edecek iş alanları oluşacak. Yani Çubuk ilçesi kendine yeter, kendi yağıyla kavrulur, hatta dışarıdan iş gücü alır bir ilçe haline gelsin istiyoruz.

    D.E- Termal su hayırlı olsun. kullanım hakkını da aldınız. Siz mi değerlendireceksiniz özel sektöre mi paslaşacaksınız?

    L.Ö- Şunu söyleyeyim, Özlüce’de çıkan suyu, MTA’dan biz 245 bin dolara satın aldık. Bu suyun Allah nasip ederse biz işletmecilerini arıyoruz. Şu an suyun sahibi biziz ama bunu termalde kullanacağız. Bu suyu üç sahamız daha var bizim, o sahalarda seracılıkta ve Yıldırım Beyazıt Üniversitesi’ne bağlı fizik tedavi ve rehabilitasyon merkezinde kullanmak istiyoruz. Yine bu suyu 214 bin metre karelik bir alana huzur vadisi yapmak isteyen aile ve sosyal politikalar bakanlığına bağlı huzur vadisi projesinde kullanmak istiyoruz. Yani Çubuk’taki tüm büyük projelere bunu kullandırmak istiyoruz. Su belediyenin ukdesinde hem bunu üniversiteye kullandıracağız hem de aile ve sosyal politikalar bakanlığının yaptığı huzur vadisi projesinde kullandıracağız. Seracılık yapan vatandaşlarımıza kullandıracağız. Aynı zamanda turizme yönelik şifalı suyu 42 santigrat derece olan suyun yatırımcılarını bekliyoruz. Kızılcahamam’da bir iki grupla temasımız oldu, görüşmelerimiz devam ediyor. Kısmetse biz bu suyu şifa niyetine, hem sağlıkta hem turizmde hem de seracılıkta kullanacağız. Su Çubuk’a bereket getirecek yani.

    D.E- Kızılcahamam çok tecrübeli bu anlamda.

    L.Ö- Hakkını teslim etmek lazım, çok tecrübeli.

    D.E- Türkiye’de çok önde gelen yerlerden. Başkanımızla aranız nasıl, başka partiden olsa da…

    L.Ö- Tüm insanlarımızla, hemşerilerimizle aramız gayet iyidir. Hiçbir kırgınlığımız yoktur. Onun tecrübesi o konuda vardır. Kendisiyle gidip görüşmekte asla sakınca görmem. Sayın başbakanımız orada misafir olduğunda çok nazik ve saygılı davranmıştır. Başkan beyle de merhabamız vardır.

    D.E- Kendisiyle röportaj yaptım. Çok dost canlısı, çok tecrübeli. Bu işbirliğinin Kızılcahamam’a da Çubuk’a da çok faydalı olacağını düşünüyorum. Başkanım, insanlara rahat yaşam alanları oluşturmaya dönük hizmetleriniz de var. Parklar, spor alanları vs. bunlarla ilgili de bilgi verir misiniz?

    L.Ö- Dursun hocam bizim ilçede vatandaşın yaşam alanı dediğimiz zaman rahatça oturup kalkabileceği, rahatça huzurlu bir şekilde ailesiyle dolaşabileceği alanlar oluşturmamız lazım. belediyelerin böyle bir görevi var. Üniversitelerin gelecek diye bahsettik. Örneğin buna paralel çalışmalar yapmamız lazım. Kıbrıs caddemiz var. Burada bir proje gerçekleştirdik. Çok fevkalade güzel oldu. Çubuk’taki değişimin göstergesi oldu Kıbrıs caddesi. Yine şu ana kadar yirmi dört tane park yaptık. Bir tane halı saha var, düşünün, yetmiş yedi merkez nüfusu olan bir ilçede, üç tane biz ilave ettik. Dört oldu. İl özel dairesi girişimlerimizle ilgilenen mühendis arkadaşlarımızın desteğiyle bir de İl Genel yaptı. Beş oldu halı saha sayısı. Bir de bize ait olan bir yeri ihale ile özel teşebbüse verdik. Onlar yaptı. Altı oldu. Kısmet olursa 2012’de beş tane daha yapmayı planlıyoruz, on bir olacak. İki tane semt sahası yaptık. 2012’de de beş tane yapacağız. Basketbol sahası da yediye çıkacak. Tüm okullara da basketbol potası olarak Büyükşehir belediyemiz verdi. Yani spor alanları, semt sağlığı olabildiğince 2012’de artacak. Park da aynı şekilde sayısı artacak. Zaten ilçemiz yeşil Çubuk. Ağaçlandırma çalışmalarına ilçemiz çok önem veriyor. Koruluklar oluşturuyoruz. Boş alan, atıl durumdaki arazileri Orman Bakanlığıyla ağaçlandırma programına aldık. Dışarıda kalan alanı da Orman Bakanlığına bildirdik, onları da ağaçlandıracağız. Çubuk yeniden yeşillenecek. Yeniden yeşil Çubuk olarak tarihteki yerini alacak. Yeşillendirme çalışmaları da park çalışmalarına paralel olarak devam ediyor.

    D.E- Çevreyle ilgili şeyler anlatınca Karagöl geldi aklıma. Orayla ilgili bir çalışma olacak mı?

    L.Ö- Orayla ilgili biz onarım çalışmaları yaptık ama Büyükşehir ile birlikte milli parklardan biz orayı aldık. Büyükşehirle olan projelerimizden birisi. İnşallah Ankaralıların geldiği, hafızasında çok güzellikler olan Karagöl eski ihtişamlı günlerine dönecek. Renk cümbüşü var. Baharda ayrı güzel, sonbaharda ayrı güzel, şimdi gelin gibi oldu bembeyaza büründü. Biz Karagöl’ün yanında Çubuk iki barajı da, biliyorsunuz Çubuk barajı dendiğinde Ankara’da bu kadar melih beyin rekreasyon sayıları arttı ama melih bey yokken Ankara’da regresyon alanı da yoktu. Ne vardı, Çubuk’un barajı vardı. Ankaralılar Çubuk barajına giderdi. Eski günlerine döndürmeye çalışıyoruz. Büyükşehir’in orda çevre koruma daire başkanlığının çalışmaları var. Lavaboları, yürüyüş yolları, park alanı vs. çok güzel bir hale geldi. Daha da geliştirmeye çalışılıyor. Çubuk barajı da inşallah Karagöl ile birlikte Ankara’nın, Çubuk’un mesire alanı olmaya devam ediyor. Büyükşehir, ASKİ tarafından çok kısa sürede yapılan Kavşakkaya barajı da benim için bu sınırlar içinde. Çubuk su bakımından, toprağın verimi bakımından çok bereketli, bakir bir ilçe.

    D.E- Festivale gelmek istiyorum. Festivalle ilgili bir yazımda turşu üzerine şiir yazmıştım, bulsaydım okuyacaktım. İş turşuyla başladı ama turşuyu da aştı. İşin tarımsal yanının yanında kültür-sanat yanı da oldu, uluslar arası bir hal aldı. Hatta Avrupa Birliği’nden ve diğer komşu ülkelerden çocuklar gelip orda hem turşu kursu alıyor hem tarlaları geziyor. Önce festivalle ilgili bilgi alım sonra ayrıntısına gireriz…

    L.Ö- Festivalimiz gerçekten yalnızca sanatçı arkadaşlarımızın konserler verdiği bir festival olmaktan çıktı. Ticaretin olduğu, tarımsal ürünlerin satıldığı, vatandaşın bu işten para kazandığı, bunun yanında eğlencenin de olduğu, STK’ların ilçenin değerlerinin sergilendiği, herkesin sahiplendiği, kültür değerlerinin teşhir edildiği bir kültür festivali haline geldi. Bunun yanında her yıl altı yedi ülkenin ziyaret ettiği festivalin yedincisini yaptık geçen yıl. Sekizincisini yapacağız inşallah. Her yıl altı yedi ülke gelsin, yedi kere sekiz elli altı. Şimdi ilçeyi tanıyor, Ankara’yı tanıyor, Türkiye’yi tanıyor. Yani bizi, Türkleri tanıyor. Fransa’nın sözde Ermeni soykırımı yasa tasarısı ile ilgili fikri belli. Sarkozy’nin vs. şimdi düşünsenize AB ülkelerinden Türkiye’ye gelen, orda sanatta öne çıkan isimleri, o gençler geliyor. Sanat adına yapılan şey çok güzel. Aynı zamanda bizi, kültürümüzü tanıyorlar. Bizim misafirperverliğimizi, değerlerimizi tanıyorlar. Dolayısıyla biz bu festivalde içeriği olan, dopdolu, kültürün, sanatın olduğu, ilçenin değerlerinin sergilendiği aynı zamanda ticaretin yapıldığı bir festival. Dört gün sürüyor. Her yıl eylül ayında oluyor. Mahsulün durumuna göre. Salatalığın, tarımsal ürünlerin durumuna göre, hasat zamanı da dikkate alınarak esnaflarımızla da konuşarak festivalin gününü tayin ediyoruz. Tüm ziyaretçilerin de beğendiği, dopdolu, kalitenin sürekli yükseldiği bir festival haline geldi. Gerçekten gelen herkes şunu söylüyor, festival Çubuk’a çok yakıştı, tanıtımına katkıda bulundu, Çubuk’un turşusunu tanımayan kalmadı. Çubuk 1902 yılında kurulan bir ilçe. Festivali başlatan arkadaşlarımıza da teşekkür ediyorum. Bu bir süreçtir. Gerçekten Çubuk’un tanıtımına, değerlerine katkıda bulundu. Festival dediğimizde, meclis başkanımız bizi izliyorsa, itiraz etti, dedi ki, başkanım festival değil şenlik deyin, burada bayram havası var dedi. Turşu ve kültür festivali değil de kültür festivali yapalım dedi. Olur mu, turşu ve kültür festivali olarak devam etsin dedi sayın Beşir Atalay da. Turşu ve kültür. İlk etapta bir tebessüm ettiriyor, ne anlamı var diye. Turşu tarımsal zenginliğimiz, kültür de Çubuk’un değerleri. 1402 Ankara savaşlarının geçtiği mekan olan köklü bir ilçe. Tarihi evleriyle, kültürüyle bir miras olarak Çubuk şu an o değerleriyle tüm misafirlere kapısını tüm Ankaralıya açtı. Metropol ilçeler olur ama bir değeri, bir potansiyeli olmaz. Çubuk’un eti, turşusu, Çubuk agat taşı, değerli taşlar, akik çıkıyor. Çubuk’ta agat taşı diye bilinir. Bu taş küpe, yüzük, takı tasarımda kullanılıyor. İnanılmaz popüler hale geldi. Çubuk’un değerleri saymakla bitmez. Potansiyeli olan, değerleri olan bir ilçe. Biz Çubuk’un üzerindeki tozlu örtüyü kaldırdık. Şu anda Çubuk gerçekten çok revaçta, dikkat çeken, biz buna kuzeyin parlayan yıldızı diyoruz.

    D.E- Sizin bir kardeş şehriniz var, Slovakya’nın Sabinov kenti. Büyükelçi de size büyük ilgi gösteriyor. Birlikte turşu kurdunuz diye hatırlıyorum. Bir turşu tarifi almamız mümkün mü? Yoksa sonra mı?

    L.Ö- Tarifi festivale yakın zamanda verelim. Biz gelirken turşu da getirdik. Bizi izleyen tüm hemşerilerimize hem ikramlık hem de onların alabilecekleri turşumuz var. İlçemize bekliyoruz. Leziz Çubuk etini, Çubuk turşusunu, dönüşte de Çubuk taşı olan akik taşı olan taşı hediye olarak getirmelerini diliyoruz. Kimse eli boş gelmez Çubuk’tan. Zenginliği var, değerleri var. Bizi izleyen herkesi görmek isteriz. Bugün gelsinler ki yarın bu ilçeye çocuklarını üniversiteye gönderecekler, doktor olmaya, hakim olmaya, mühendis olmaya. Şimdiden çocuklarını gönderecekleri ilçeyi tanısınlar ve desinler ki çok güzel bir ilçe, çocuğumuzu gönül rahatlığıyla gönderebiliriz.

    D.E- İnsanlar hafta sonları Beypazarı’na gidiyorlar. Sanıyorum Çubuk da bu listeye alınacak.

    L.Ö- Beypazarı bir yerde duruyor. Cengiz Başkan da bizim dostumuz. AK Partililer olarak biz hizmette yarışırız, tatlı bir yarıştır bu. Biz, Beypazarı rotasını Çubuk’u çevireceğiz.

    D.E- Önemsediğim bir soru daha var. Tarım turizmi diye bir şey geliştirdiniz. Bu Ankara’da yoktu bildiğim kadarıyla. Nedir bu tarım turizmi?

    L.Ö- AB projesi olarak yapıyoruz biz. Bu konuyla ilgili Tarımsal Araştırmalar Genel Müdürlüğünden doktor arkadaşımız proje koordinatörü. Partnerimiz STK’lardan da var. Tarım turizmi açıkçası AB projesi. Bunun yanında vatandaşlarımızla kendi seralarını yapanlarla çok rahatlıkla Ankara’dan gelen tüm misafirlerimize kendi yetiştirdikleri ürünü, vatandaş sanki kendi yetiştirmiş gibi girip topluyor, tartıyor arabasına atıp çekip gidiyor.

    D.E- Hobi bahçesinin değişik bir versiyonu mu?

    L.Ö- Vatandaşa açtık. Geliyor, hasat ediyor, tartıyor, ücretini verip gidiyor. Düşünün siz salatalık, domates, biber, patlıcan topluyorsunuz. Ayrıca gidiyorsunuz bahçeden hasat ediyorsunuz. Ne kadar toplamışsanız parasını verip gidiyorsunuz.

    D.E- Bundan sonra Pazar alışverişlerimizi ordan yapalım.

    L.Ö- Açık bir pazar gibi ama mahsul toplanmamış, siz topluyorsunuz. Bu bir turizm hareketliliği getirdi. Karagöl yolu üzerinde bunu yapan arkadaşlarımız, işletmeler var. Aynı işletmecilik şeklinde. Antalya’dan gelen bir hemşerimiz bunun öncülüğünü yaptı. Sayın valimizle bunu ziyaret ettik. Kendilerini tebrik ettik. Çok güzel bir uygulama. Başarılı şekilde ilçemizde devam ediyor.

    D.E- Gelecekte bu çok yaygınlaşır. Taze ürün almak için, alışverişe çok erken saatlerde böyle ilçelere gidenler vardı.

    L.Ö- Çubuk açık pazar. Tarımsal ürünlerin her çeşidinin olduğu açık bir pazar. Hayvancılık da çok ilerde. Et, süt ve süt ürünleri Çubuk’ta rahatlıkla bulunabilir. Çubuk’tan dönen kişi eli boş gelmez.

    D.E- Başkanım Ramazan etkinlikleriniz vardı, devam edecek im?

    L.Ö- Var. Altı gün boyunca devam etti bu yıl. Cuma günleri yaptık programları. Etkinlikler içeriği olan, Kuranı Kerim tilaveti, sohbetler, Hacivat – Karagöz, orta oyunu şeklinde devam ediyor. Çocuklara hediyemiz oluyor. Dolu dolu geçiyor. Günümüzün çocuklarına ilerde, nerede eski ramazanlar dedirtecek kadar eğlenceler yapıyoruz.

    D.E- Başkanım bu yıl inşallah sizin etkinliklere geleceğim. Bazı ilçelerdin etkinliklerinde bulundum. İnanılmaz bir kalabalık vardı. İnsanlar yaz ayı olduğu için evinde durmuyordu, bu alanlara hücum ediyordu. Çubuk’ta da öyledir mutlaka…

    L.Ö- Ramazan bereketiyle gelir. Etkinlikler değerlerimize saygılı bir şekilde, ramazanın ruhuna uygun şekilde oluyorsa daha da güzel oluyor. Ona da dikkat etmek lazım.

    D.E- Son sorum, kent müzesiyle ilgili olsun…

    L.Ö- Ütad, Kent Müzesi Çubuk için önemli. Bekir Ağaların Konağı diye bilinen yeri biz, kültür katkı payından da destek almak suretiyle aldık. 660 milyar lira bir rakamla aldık. Aynı kapsamla, aslına uygun olarak bu tarihi binayı restore ettireceğiz. Sonrasında da içerisine, gündüz Ankara savaşının fotoğraflarının, o yıllara ait ne kadar envanter varsa o müzede inşallah sergileme imkanımız olacak. Çubuk’ta geçmişte yapılan ama günümüzde olmayan sanat dallarında inşallah burada canlandırmak istiyoruz. Bakırcılık, diğer sanat dalları ne ise onlarla ilgili belli bölümler oluşturmak istiyoruz. Tarihi özellikte olan Çubuk’un tarihini yeni kuşaklara anlatan, bu tarihi evi yapmak suretiyle de hem tarihi bir mirası tekrar canlandıracağız aynı zamanda da tarihimizden orda kesitler olacak.

    Haber. yapan: Dursun Erkılıç

    Belde Gazetesi

  • Baş müzakereci Egemen Bağış’lamıyor

    Avrupa Birliği Bakanı ve Baş müzakereci Egemen Bağış, AB içindeki muhataplarına da, muhatabı olmadığı halde muhatapmış gibi davrananlara da, bir hadsizlik ettiklerinde haddini bildirmeyi sürdürüyor.

    IRKÇININ MÜNASİP YERİ

    Bunun birçok örneği var ama şu hiç unutulmaz arasında:

    Gerçek bir Türk ve Türkiye düşmanı olarak nam salan, Hollandalı aşırı sağcı parlamenter Barry Madlener, Brüksel’de 67. Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu toplantısına katılan AB Bakanı ve Baş müzakereci Egemen Bağış’ı çileden çıkaran bir konuşma yapmış ve Türkiye’de bir mizah dergisinde yayınlanan, “Allah Yok, Din Yalan” yazısıyla tartışmalara yol açan, çerçeveli bir karikatürü kendisine vermek istemişti.

    Bu arada ortamın gerilmesi üzerine KPK Eş başkanı Aziz Demirkan, ayağa kalkarak, Madlener’in Bağış’a ulaşmasını engellemiş, Madlener bunun üzerine Müslümanları aşağılamayı hedef alan karikatürü Demirkan’a uzatmıştı…

    Bu sırada Bakan Bağış, Demirkan’a seslenerek, “Aziz Bey, almayın, almayın” talimatını vermiş ve Madlener’e İngilizce olarak, “Onu münasip bir yerine koy” diye seslenmişti.

    KIBRIS VE TÜRKİYE

    Televizyon ekranlarına da yansıyan bu çıkışın ardından, Bağış, son bombasını Kıbrıs konusunda patlattı ve “KKTC, Türkiye’ye bağlanabilir” dedi.

    Ortalık ayağa kalktı!

    Halbuki, Kıbrıs’ta çözüm için her türlü seçeneğin masada olduğunu hatırlatmış ve çözümsüzlük üzerine politika geliştiren Rumların tutumuna dikkat çekmişti.

    Londra ziyareti sırasında Kıbrıs gazetesine konuşan Bağış, sözlerini istismar edilmesinin ardından AA’ya çok net bir açıklama daha yaptı ve dedi ki:

    “Bizim tek amacımız Ada’da iki tarafın da üzerinde uzlaştığı bir çözümün ortaya çıkması ve AB Dönem Başkanlığını Temmuz ayında Birleşik Kıbrıs Devleti’nin üstlenmesidir. Ama çözüme ulaşılmazsa da bizim için bütün alternatifler değerlendirilmeye açıktır. Orada da gazeteci arkadaşımız KKTC’nin Türkiye’ye bağlanmasının söz konusu olup olamayacağını sorunca ben bunun da bir alternatif olabileceğini söyledim. Biz şu anda Kıbrıs’ta yeni bir politikayı hayata geçiriyor değiliz. Bizim tek hedefimiz bir an evvel çözüme ulaşılmasıdır. Ama çözüme ulaşılamadığı takdirde kimse Türkiye’den KKTC’yi yalnız başına bırakmasını da bekleyemez. Maalesef KKTC içerisinde Türkiye’nin KKTC’yi yalnız bırakmasını isteyen siyasetçiler kalkıp anavatanlarının bir bakanı üzerinden siyasi rant devşirme peşine düşüyorlar. Ben bu çabaların Kıbrıs Türk halkı tarafından rağbet görmeyeceğini ve Kıbrıs Türk halkının genel görüşünü yansıtmadığı kanaatindeyim.”

    RUM ŞOVUNA İZİN YOK

    Bakan Bağış, temmuz ayında AB dönem başkanlığını alacak olan Kıbrıs Rum yönetiminin muhatap alınıp alınmayacağı konusunda iki hususa da dikkat çekti.

    Bağış, bu dönemde Avrupa Komisyonu, Avrupa Parlamentosu ve aday ülkelerle ilişkilerin süreceğini ancak Rum yönetimini görmezden gelineceğini söyledi.

    Aday ülkelerin dönem başkanlarıyla muhatap olmalarını gerektirecek iki tür toplantı olduğunu söyleyen Bakan Bağış, bunlardan birinin Ortaklık Konseyi Toplantısı, ikincisinin de fasıl açma ve kapama törenleri olduğunu hatırlattı.

    Ortaklık Konseyi Toplantısına, Fransa gibi ülkelerin dönem başkanlıklarında da katılmadığımızı belirten Bağış, Rumların ‘fasıl şovuna neden izin vermeyeceğimizi de şöyle anlattı:

    “Türkiye son üç dönem başkanlığında hiçbir faslı açmadı. Bunun nedeni de Rum yönetiminin ortaya koyduğu şımarık tavırdır. Şimdi kendi dönem başkanlıklarında kendi veto ettikleri fasıllarla ilgili olarak biz vetoyu kaldırdık, Türkiye gelsin karşımıza otursun derlerse bizim de o günlerde toplantılarımızın yoğunluğundan dolayı Brüksel’e gidememe ihtimalimiz ortaya çıkabilir. Bu fasılları bir sonraki dönem başkanlığına erteleme imkanımız doğabilir. Biz kendilerini uyardık, komik duruma düşmesinler. Normal şartlarda tanımadığımız bir ülkenin yetkililerini, sadece birileri onlara artık siz başkansınız dedi diye muhatap alacak değiliz”.

    SON SÖZ…

    Sayın Bakan’ın ‘Egemen’liğine diyecek yok…

    ‘Bağış’ konusuna gelince, hiç bağışlamadığını hatırlatmak gerek…

    Haber: Dursun ERKILIÇ

  • Ankara da Yangın Korkuttu

    Ankara da Yangın Korkuttu

    Ankara’da, çok sayıda mobilya mağazası ile atölyelerin yer aldığı ve bu sebeple “mobilyacılar semti” olarak bilinen Siteler’de üç katlı kereste dükkanı yandı.

    Yangın, Altındağ Siteler Sultan Murat Sokak’ta bulunan kereste dükkanında meydana geldi. Üç katlı dükkanın giriş katında henüz belirlenemeyen bin sebepten ötürü keresteler tutuştu. Kısa sürede büyüyen yangın üst katlara sıçradı. Olay yerine çok sayıda itfaiye ekibi sevk edildi. Polis ekipleri ise sokak etrafında tedbir aldı. Yangına önce dışarıdan müdahale edildi. Kepenkleri ve kapıları kıran itfaiye erleri, dükkanın içine girerek yoğun duman arasında alevleri söndürmeye çalıştı. Yangına çatıdan müdahale etmek için olay yerine şinörkel getirildi. İtfaiye ekipleri, aşırı soğuk hava sebebiyle donan şinörkelin vanasını tüplü ısıtıcıyla açtıktan sonra müdahale edebildi. Yangın bir saatlik çalışmanın ardından tamamen söndürüldü. Dükkan önünde park halinde duran minibüsün brandayla kapalı bagaj kısmı da yandı. Dükkanda büyük çapta maddi zarar oluştu. Yangın, diğer dükkanlara sıçramadan söndürüldü. Polis olayla ilgili soruşturma başlattı.

  • Altın Çocuklar Etüt Merkezi Açıldı

    Altın Çocuklar Etüt Merkezi Açıldı

    Çubuk’ta İlk Defa Açılan Altın Çocuklar Etüt Merkezi Öğrencilerin Hizmetine Girdi.

    Açılış törenine, Çubuk Emniyet Müdürü Tacettin Çelebi, Etüt Merkezi kurucusu Ömer Karakuş, okul müdürleri, öğretmenler ve çok sayıda vatandaş katıldı.

    Açılışta konuşma yapan ilçe emniyet müdürü Tacettin Çelebi; sorunları gidermenin tek yolunun eğitimden geçtiğini kaydetti, Bölgenin genç bir nüfusa sahip olduğunu belirterek, bu tür kuruluşlarla eğitim seviyesinin daha da artacağını söyleyen Çelebi, etüt merkezinin açılışını gerçekleştirdi.

    Etüt merkezi kurucusu Ömer Karakuş yaptığı açıklamada; Çubuk’ta bir ilke imza attıklarını söyledi ve Etüt merkezinin 1. sınıftan 8. sınıfa kadar tüm ilköğretim öğrencilerinin faydalanabileceğini belirten Karakuş, “Merkezimizde her gün okuldan alma, öğretmenler eşliğinde özel sınıflarda ödev yaptırma, okuldaki derslerin tekrarı, matematik, fen bilgisi, Türkçe, sosyal bilgiler, İngilizce derslerinin yanı sıra 3 boyutlu sinema, spor faaliyetleri, satranç, drama, yaz okulu ve rehberlik servisiyle de bire bir öğrenci takibi yapılıyor” dedi. Açılışın ardından etüt merkezi gezilerek katılan misafirlere gözleme ve ayran ikram edildi.

  • Katiller Yakalandı

    Katiller Yakalandı

    Terörle mücadele hız kesmiyor. Güvenlik güçlerinin başarılı operasyonları görüntülere sürekli devam ediyor.

    17 Ağustos 2011’de Hakkâri’nin Çukurca ilçesinde 9 Mehmetçiğin şehit edilmesi olaylarına karışan 12 terörist güvenlik güçlerinin başarılı operasyonu ile ele geçirildi.

    Alınan istihbarat doğrultusunda güvenlik güçleri Hakkâri’ye bağlı Oğul Köyünde operasyon düzenledi.

    Terör örgütü üst yapılanmasının kırsaldaki faaliyetlerini yürüten bu kişilerle birlikte çok sayıda mühimmat da ele geçirildi.trt

  • Kar Hayatı Felç Etti

    Kar Hayatı Felç Etti

    Çubuk’ta akşam başlayan kar yağışı sabaha kadar etkili olurken, hayatı olumsuz etkiledi.

    Sabahın erken saatlerinde belediyenin tüm çalışanlarından oluşan kar küreme ekipleri, ana arterler başta olmak üzere kaldırımlarda, vatandaşların yoğun olarak kullandıkları kamu kurum ve kuruluşlarıyla cami avlularında kar küreme çalışmalarına başladı. İş makineleriyle yollarda biriken karlar kamyonlara doldurularak taşınırken, bir taraftan da iş yerlerinin önleri temizlendi.

    Açılan köy yolları yağan karla birlikte yeniden kapandı. Edinilen bilgiye göre, yaklaşık 30 köy yolunun kapalı olduğunu ve bu yolların ulaşıma açılması için ekiplerin yoğun bir şekilde mücadele ettiği bilgisi alındı.

    Öte yandan kar yağışının yarıyıl tatiline denk gelmesi en çok çocukları sevindirdi. Gece geç saatlere kadar karla doyasıya oynayan çocuklar ve aileleri, her köşeye çeşitli büyüklüklerde kardan adamlar yaparken, bazıları da karda kayarak karın tadını çıkardı.

    İlçede yağan yoğun kar yağışından dolayı, ekiplerin yetersiz kaldığı yerlerde esnaf kendi çapaları ile dükkân önünü ve yollarını açmaya çalıştı.

    Alınan bilgiye göre kar yağışının devam edeceği bildirildi.

     

    ÇHA

    Çubuk Haber Ajansı

    www.cubuk.biz

  • İcrada Akla Gelen Her şey Satılıyor

    İcrada Akla Gelen Her şey Satılıyor

    Borçlarını ödeyemedikleri için haciz işlemi uygulanan taşınır veya taşınmaz malların sayısı her gün artarken, bunlar arasında gözlükten, canlı keçiye kadar her çeşit mal olduğu görüldü.

    Basın İlan Kurumu tarafından gazetelere verilen ve ‘icralik.com’ sitesinde de yer alan taşınır- taşınmaz hacizli mal sayısında artış görüldüğü belirtildi. Bunlar arasında Bakırköy 13’üncü İcra Müdürlüğü, bir borçtan dolayı hacizli bulunan 160 tanesi için 15 bin, 45 tanesi için 4 bin 500 TL değer biçilen Rayban marka değişik renkteki 195 gözlüğü yer aldı. Gözlük için birinci arttırma 13 Ocak günü 11.00-11.10 saatleri arasında Bahçelievler’deki Soğanlı Mahallesi Marmara Sokak 5 numaralı yerde yapılacak. Bu açık arttırmada takdir edilen değerin en az yüzde 60’ını veren olmadığı takdirde, 18 Ocak’ta aynı yer ve saatte ikinci açık arttırma yapılacak. Bunda ise takdir edilen değerin en az yüzde 60 oranında olması koşulu aranacak.

    Ankara’daki Çubuk İcra Dairesi ise her biri 35-40 kilo ağırlığında 69 canlı keçiyi açık arttırma ile satışa çıkardı. Çubuk Adalet Sarayı önünde 1 Şubat’ta 10.10-10.15 saatleri arasında yapılacak açık arttırmada yine biçilen değerin en az yüzde 60’ını veren çıkıp çıkmadığına bakılacak. İstenen rakamı veren çıkmadığı takdirde bu kez açık arttırma 6 Şubat’ta aynı yer ve saatte yapılacak:

     

    DHA(İD) – İstanbul

  • Yaman Gördü, Yazı, “Çubuk’ta Trafik Çıkmazı”

    Şuayip Yaman Gördü, Yazı, “Çubuk’ta Trafik Çıkmazı”

    Çubuk İlçesi’nde, trafik magandalarına kim ve nasıl dur diyecek?

    İlçemizdeki trafik magandalarına kim ve nasıl dur diyecek? Son günlerde ilçede trafik terörüne 3 kurban verdik. Onlarca da yaralı var. Neredeyse ilçede 3-5 günde bir kazalara rastlamak mümkün.. Gerekli önlemler alınmazsa bu sayı giderek artmaya devam edecek. Trafik terörü, Çubuk Ankara Yolu’nun yapılmasından sonra artmaya başladı. Bu yolu yapanlar veya yapılmasına önayak olanlar, bu yolu aşırı hız yapılsın diye yapmadılar. Ama biz insanoğlu hemen her şeyin hep tersini yaparız ya. İşte şimdi de böyle oldu. Şehir merkezinde 50 km. (bazı yerlerde ise 30 km.) hızla gitmesi gereken araçlar 120-130 km. hız yapıyorlar. Trafik magandaları dün köstebek yuvasına dönmüş yollarda yürüyemezken, düzelen ve otobana dönüşen yollarda şimdi aşırı hız yaparak baba parası ile caka satar duruma geldiler. Trafik magandaları bu yollarda kural tanımadan hız yapmaya başladılar. Özellikle de Yıldırım Beyazıt İlköğretim Okulu Kavşağı ile Çubuk Devlet Hastanesi arası “Ölüm Yolu” oldu. Keza, Güldarpı, Esenboğa, Yenice ve Akkuzulu Mahalleleri kavşakları da öyle. Buralarda henüz köklü bir önlem alınmış değil..

     HIZ TÜMSEKLERİ KONULMALI

    Özellikle yaya trafiğinin yoğun olduğu hastane ve okul önlerine ışıksız kavşakların bulunduğu yerlere hız tümsekleri konmalı.. Gerçi araç sahipleri hız tümseklerinden hoşlanmaz. Çünkü bu tümseklerin zararları da saymakla bitmez. Örneğin aracın, ön takım, direksiyon sistemi, süspansiyon arızaları, araçlardan ses gelmesi, artan yakıt tüketimi (yavaşlama ve tekrar hızlanma) gibi zararları vardır. Ama araç sahipleri de ya aşırı hız yapmasınlar ya da bu tür zararlara katlansınlar. Ayrıca buralara trafik lambaları konmalı, sinyalizasyon sistemi kurulmalı ve hatta MOBESE kameraları da yerleştirilmeli… MOBESE ile ilgili olarak bir zamanlar esnaftan para bile toplanmıştı. Bunlar nereye harcandı?

     İLÇEDE OTO PARKLAR YETERSİZ 

    İlçede yeterli otopark olmadığı için (olanlar da kullanılmıyor) cadde ve sokaklarda çift taraflı parklar oluştu. Bir zamanlar oto parka kapatılan Çarşı İçi’nde bile araç park etmek serbest oldu. Sokak ve caddeler sağlı sollu oto park oldu. Cadde ve sokakların çoğunda insandan fazla araç var. Bu araçlar izinsiz olarak apartman önlerine araçlarını park ediyorlar. Allah vermesin o apartmanda bir hasta olsa ambulans dahi yaklaşamaz. Bazen de bir işyerinin önüne araçlarını park ederek, o işyerinin önünü kapatıyorlar.

     Ankara Bulvarı ve Çarşı İçi’nde trafik ekipleri tek sıralı parka müsaade etmezken araç sahiplerine söz geçiremedi ve uygulamayı bıraktı. Şimdilerde buralarda 2’li park bile serbest. Araçlar ve yayalar buralarda neredeyse kol kola yürüyorlar. Vatandaşlar yaya kaldırımını kullanmıyorlar. Bu kaldırımların geneli de işyerleri tarafından işgal edilmiş durumda. İnsanlar bir ekmek, bir gazete ve bir kutu kibrit almak için 50 metrelik mesafeye bile araçla gidip geliyorlar. Ondan sonra da yokluktan ağlıyorlar veya hastalıktan şikâyet ediyorlar. Araç tabii ki bir ihtiyaç, hayatın olmazsa olmazı ama yerinde ve zamanında kullanmak lazım, her yere araçla gitmek ise israftır.

     ÇOK KATLI OTO PARKLAR YAPILMALI

    İlçede çarpık kentleşme yüzünden oto park sorunu yaşanıyor. Şu andaki yapılaşmada buna çare değil. Üstelik sorun üzerine sorun çıkıyor. Bu nedenle çok katlı oto park yerleri tespit edilmeli ve ivedi olarak hizmete sokulmalıdır.

     DEVLET YOLU BİLE İŞGAL EDİLİYOR

    Yine cadde ve sokaklar birtakım marketlerce işgal ediliyor. Özellikle de Devlet Yolu.. Ankara Bulvarı üzerindeki trafik üç şerit yerine ne hikmetse tek şeritten işliyor. Bu işyerleri neye dayanarak devlet yolunu işgal ediyor?Belediye ve İlçe Trafik buna neden seyirci kalıyor?

     Trafik ekiplerinin denetimleri yeterli değil, tabiri caizse formaliteden öteye geçmiyor. Ekipler yanlış park eden araç sahiplerini ancak anonslarla ikaz edebiliyor. Ama dinleyen kim? Dünün caydırıcı özelliği olan çekiciler bile tarihe karıştı… Önceden çekiciler çare değildi ama caydırıcı bir özelliği vardı. Şimdilerde çekici olsa kaç yazar. Çünkü ilçede araç sayısı eskiye nazaran kat kat arttı.

     OTOBÜSLER SOS VERİYOR 

    Metropol İlçe olduktan sonra 45 kişilik otobüsler, Ulaşım Koordinasyon Merkezi (UKOME) tarafından kaldırıldı (Belediye otobüsleri de dahil). 27-31 kişilik otobüsler hizmete girdi. O tarihlerde bu otobüslerin Çubuk ilçesi için neden uygun olmadığını yazdım. Kısaca bu otobüslerin çok dar olduğunu bu nedenle iki yetişkinin yan yana oturamayacağını, kalp ve astım hastalarının rahatsızlanacağını, kadın-erkek yolcuların istemeyerek de olsa sıkışıklıktan tacize uğrayacağını, bu otobüslerin özellikle Kış aylarında yağmurlu yollarda en ufak bir frende savrulacağını, Allah vermesin olası bir kazada hasar ve insan zayiatının daha fazla olacağını, hatta yolcu kapasitesi az olduğu için, otobüs sahiplerinin daha fazla yolcu alarak masraflarını karşılama yoluna gideceklerini yazmıştım.

     Hatta bu otobüslerin yapılışları itibari ile sürat yapmaya elverişli olmadıklarını, süratleri arttıkça savrulacaklarını, yağmurlu ve karlı havalarda (kaygan zeminde) kaydıklarını da yazdım. Allah vermesin bir kaza anında neler olabileceğini düşünebiliyor musunuz? Kısacası bu otobüslerden, “sadece öğrenci servisi olur” dedim. Ama dinleyen kim, kime anlatıyorsunuz?

     Zaman zaman özel halk otobüsü sahipleri ile fazla yolcu konusunda konuşuyorum. Onlar da her defasında; “Otobüslere fazla yolcu almayı biz de istemiyoruz. Ama almak zorunda kalıyoruz. Çünkü kazanamıyoruz” diyorlar. Şimdilerde özel halk otobüslerinde yeni bir düzenlemeye gidildi. Ve oturak yolcu 20, ayakta yolcu 15 oldu. Değişen bir şey olmadı. Buna rağmen sabah ve akşam bazı saatlerde bu otobüsler hala hınca hınç dolu olarak yolcu taşımaya devam ediyorlar. Sıkışıklıklar sabah ve akşam saatlerinde oluyor. Bu saatlerde, halk otobüsleri 3-5 dakikada, EGO otobüsleri de 10 dakikada bir kalktığı halde, otobüslerdeki sıkışıklıklar devam ediyormuş. Bu konuda şikayetler oldukça fazla.. Vatandaş bir sonraki boş otobüsü tercih etmeden, dolu otobüse binmekte ısrar ediyormuş. Bir sonraki otobüsü neden beklemediğini sorduklarında ise, “ne yapayım işim acele, çok geç kaldım” diyormuş. Bu nasıl sorumsuzluk ve vurdumduymazlıktır. Her gün işiniz bu kadar acele mi? 10 dakika önce Terminal’e gidip otobüse oturarak seyahat etseniz kıyamet mi kopar? Örneğin özel halk otobüslerinin 40-50, EGO otobüslerinin de 70-80 yolcu ile seyahat ettiklerine zaman zaman şahit oluyorum. Vatandaşlardan da bu konuda şikâyetler duyuyorum. Dolu otobüse binen vatandaş, şikâyet eden vatandaş, bu ne iştir? Allah esirgesin, bir kaza esnasında zayiat ne olur, düşünmek bile istemiyorum. Özel halk otobüsü sahiplerine şimdilerde bazı çevrelerden 45 kişilik otobüs almaları için dayatılıyormuş. Araç sahipleri bu otobüsleri hangi para ile alacaklar? Şu anda ellerindeki araçları satsanız 50 bin liraya alıcı bulamazsınız. Adama sormazlar mı, “para etmeyecek bu araçları niye aldınız, o zaman aklınız neredeydi?

     ARAÇ SAHİPLERİ GÜRÜLTÜ VE ÇEVRE KİRLİLİĞİ YAPIYORLAR

    İlçede inşaatlar mantar gibi büyüyüp-yükseliyor. Ama bunların genelinde otopark yok. Olanlar da yetersiz. Örneğiz 10 dairelik bir apartmanda formalite icabı 4-5 araçlık otopark var. Böyle olunca da araçların çoğu apartman önlerindeki cadde ve sokaklara park ediliyor. Belediye yetkilileri bu inşaatlara nasıl “İskân Raporu” vermiş?

     İlçe halkı egzoz, patinaj ve araçlardan yükselen müzik seslerinden sabaha kadar uyuyamıyor. Özellikle gece geç saatlerde hastalar, ertesi günü işe gidecek, okula gidecek vatandaşlar uyuyamıyor. Rahatsız olan vatandaşlar 155 Polis İmdat’ı arıyorlarmış, ama onlarda polisin sorduğu sorulardan şikâyetçiler. Oysa vatandaşlık görevini yapmak istiyorsanız polise yardımcı olmak zorundasınız. Sürücülerin çoğu bırakın trafik kurallarına uymayı, sigara küllüklerini dışarı dökerek çevre kurallarına da uymamakta çevreyi kirletmekte, bu konuda kendilerini uyaranları da terslemekte ve daha da ileri giderek hakaret etmekte ve üzerlerine giderek dövmeye bile yeltenenler var. .. Bazıları da araç kullanırken dakikalarca cep telefonu ile konuşmayı sürdürüyorlar.

     Yeni ehliyet alan gençlerin çoğu ise maalesef saygısız ve kural tanımaz. Daha dün bir, bugün iki demeden hemen birer trafik canavarı olup çıkıyorlar. Sürücü kurslarında kursiyerlere ahlaki ve manevi eğitim verilmeli.. 

     Ehliyet alanlar genelde araca biner binmez (bazı istisnalar hariç) anında “Trafik Canavarı” oluveriyorlar. Ne yapalım, diyecek bir şey yok. Onlara aileleri başta olmak üzere dur diyen de yok. Çünkü her halükarda üzülen onlar oluyor. Ama iş işten geçtikten sonra.. O zihniyette olanları Allah’a havale ediyorum. Nasıl biliyorsa öyle yapsın.. Sizlerde öyle yapın.. İnsanlar trafik eğitimini sürücü kurslarında değil, öncelikle ilköğretim yıllarında almalı..

     Trafik cezaları caydırıcı olmaktan çıkmıştır. Çünkü; 50, 100, 500 liralık cezalar bizim vatandaşlarımızı hiç mi hiç etkilemiyor. Bu nedenle trafik cezaları, ceza kanunlarına indirgenmeli.. Hatta öyle sürücüler duyuyorum ki polise, “ cezana geçer sözün, çok konuşmada cezamı kes, benim işim var. Gideceğim.” diye dikleniyorlarmış. Bu tür olaylara günlük hayatta sizler de şahit oluyorsunuzdur. Trafik kurallarına riayet eden, başkalarının haklarına saygı gösteren sürücüleri tenzih ederim. Onlara kazasız ve belasız yolculuklar ve sürekli sabır dilerim. Çünkü çok ihtiyaçları var.

     İnsan hayatı bu kadar ucuz olmamalı… İlçede trafik ile ilgili olarak toplantılar yapılmalı, kesin ve kalıcı çözümler üretilmeli, hemen hayata geçirilmelidir. Yoksa trafik terörüne engel olamayız. Görüldüğü gibi trafikte de sorunlar bitmiyor. İlçenin nüfusu dengesiz bir şekilde arttıkça sorunlar da üst üste katlanıyor. Etkili ve kalıcı çözümler üretmek gerekir. Ama kim ve ne ile? Herkes adam sendeci olmuş, “bana dokunmayan yılan, bin yıl yaşasın” zihniyetiyle hareket eder olmuş ve böyle olunca da her şeyimiz Allah’a emanet … 

     Çubuk”ta Sünlü”ye kadar siyaset yapılırsa hiçbir sorun çözülmez.. Çubuklular ufak şeylere şükür eder hale geldi. Tabiri caizse elma şekeri ve horoz şekerine razı oluyorlar. Oysa Çubuklular hizmetin en iyisine ve en büyüğüne layıktır. Bunun içinde önce istemesini bilmek lazım; Çünkü, “Ağlamayan çocuğa emzik vermezler”. Hizmetin ayağımıza gelmesini beklersek, boşuna bekleriz. Ya da gelen hizmetle yetinmek zorunda kalırız. İktidar ve Büyükşehir”den her yere hizmet gider, bize de en sonuncusu kalır. Böyle giderse Çubuk İlçesi “Oy Deposu” olmaktan başka bir işe yaramayacaktır.

    Haber: Şuayip YAMAN

  • Çubuk Has Parti Dikkat Çekti

    Çubuk Has Parti Dikkat Çekti

    Halkın Sesi Partisi (HAS Parti) Çubuk İlçe Başkanı Hamdi Yılmaz, Parti binasında yerel basın mensupları ile toplantı yaptı.

    HAS Parti Çubuk İlçe Başkanı Hamdi Yılmaz, yerel basın mensuplarının sorularına şu cevapları verdi; “İlçe teşkilatımızı 12 Haziran Genel Seçimleri’nden 1 ay önce kurduk. Yönetim kurulumuz 18 kişiden oluşuyor.

    Kadın Kolları Başkanımız Selma Fidan, Gençlik Kolları Başkanımız ise Ali Serkan Aydın’dır. Tüm birimlerimizle uyumlu bir şekilde çalışıyoruz.

    Uluağaç Köyü’nde doğdum. 4 çocuk babasıyım. Emlakçılık yapıyorum. Parti binamız vatandaşlarımıza her gün açık. Yönetim kurulu toplantılarımızı her salı 20.00’de yapıyoruz.

    Siyasete HAS Parti’de başladım. Genel Başkanımız Numan Kurtulmuş’un kişiliği, çalışmaları ve dik duruşu hoşuma gittiği için bu partideyim.

    İlçemiz ile ilgili hedeflerimizi önümüzdeki aylarda belirleyeceğiz. Her parti gibi bizim hedefimiz de, daha yüksek oy oranına çıkmaktır.

    Tabii ki 28 ay sonra yapılacak yerel seçimler için bizim de adayımız olacak. Bunun arayışı içerisindeyiz.

    Diğer partilerden farklıyız. Üye çalışmalarımız, esnaf ziyaretlerimiz ve ev ziyaretlerimiz devam ediyor.

    ÇUBUK’TA HAYVANCILIK  BİTİRİLDİ

    İlçenin sorunları; İşsizlik başta olmak üzere tarım ve sanayileşmedir. Çubuk’ta ev hayvancılığı bitmiş durumda. Oysa ilçemiz, 10 yıl önce Ankara’nın % 40-45 ihtiyacını karşılayan tek ilçesi idi. Ankara’dan et almak için gelenler şimdilerde artık gelmez oldu.

    KIBRIS CADDESİNİN TRAFİĞE KAPATILMASI VE  ATATÜRK CADDESİNİN TEK YÖN OLMASI YANLIŞ

    Kıbrıs Caddesi’nin trafiğe kapatılmasını, Atatürk caddesinin Yolu’nun tek taraflı olmasını kesinlikle tasvip etmiyorum. Bu uygulamalar Çubuk’ta bir ilk olmuştur. Yanlış bir uygulamadır. Tek yön olması iyi değil.. Çevredeki esnaf mağdur edildi. Bunun yetkililer tarafından tekrar ve ivedilikle gözden geçirilmesi gerekir.

    HASTALAR ANKARA’DAKİ HASTANELERE SEVK EDİLİYOR

     Vatandaşlardan hastane ile işsizlikle ilgili şikâyetler geliyor. Hastanede ufak tefek şikâyetlerde bile hastalar Ankara’daki hastanelere sevk ediliyor. Hastane çok güzel ama yeterli doktor ve personel yok. Oysa hastanenin her türlü şikâyete cevap vermesi lazım. Akşama rastlayan doğumlar bile Ankara’ya sevk ediliyor.

    Belediye kendi çapında başarılı görünüyor. Başkanın tabii ki eksiklikleri var. Başkana; işsizlik, hayvancılık ve sanayiyi çözmediği müddetçe başarılı diyemem.

    Vatandaşlarda sorumsuzluk ve vurdumduymazlık var. İlçe sorunlarına karşı ilgisiz kalıyorlar.

    BELEDİYENİN YAPTIĞI ÇALIŞMALAR YETERLİ DEĞİL

    Belediyenin yaptığı çalışmalar yeterli değil.. Belediye başkanının mahalle, köy ayrımı yapmadan hizmet vermesi gerekir. Hizmette ayrımcılık yapılmamalı..

    AYRIMCILIK YAPILIYOR

     Vatandaş bir işe müracaat ettiğinde AK Parti’den referans isteniyormuş. Bu tamamen yanlış bir uygulama..Ayrımcılık yapmayalım.

    İlçede, merkeze hizmet gidiyor. Atatürk ve Barbaros’a gitmiyor. Doğalgaz ve alt yapı çalışmaları yavaş gidiyor. Bu da vatandaş katında sıkıntı yaratıyor. Esenboğa Mahallesi ve çevresine kurulacak Üniversite’nin Çubuk’a bir katkısı olmaz. Üniversite’nin yukarı Çavundur veya Karagöl tarafına kurulması gerekirdi. Çubuk o zaman gelişen bir ilçe olurdu” dedi.

     Haber: Şuayip YAMAN

  • Avcılara Önemli Uyarı

    Çubuk Avcılar ve Doğayı Koruma Derneğinden Önemli Uyarıda bulundu.

    Çubuk Avcılar ve Doğayı Koruma Derneği Başkanı Sedat Geniş, usulsüz avlanmalar yüzünden av hayvan nesillerinin tükendiğini belirtti.

    Ankara’nın Çubuk ilçesindeki Avcılar ve Doğayı Koruma Derneği Başkanı Sedat Geniş, usulsüz avlanmalar yüzünden av hayvan nesillerinin tükendiğini belirtti.

    Dernek Geniş, usulsüz avlanmaların önüne geçilmesi gerektiğini bildirerek, özellikle kaçak avlanmanın sadece bıldırcın neslinin değil, diğer hayvanları da tehdit ettiğini ifade ederek denetimlerin sıkılaştırılması gerektiğinin altını çizdi.

    Göç zamanı olan bıldırcını, araçların farlarıyla avlayanların olduğunu iddia eden Geniş, “Bunun önüne geçilmesi lazım. İlçemizde avcı sayısı oldukça çok, ama izinli olan 200 kişi. Biz dernek olarak elimizden geleni yapıyoruz. Milli Parklar Genel Müdürlüğü’ne müracaat ettik ve gece av koruma ekipleri gelerek denetim yapıyor. konuya ilişkin köy muhtarlarıyla da sık sık görüşüyoruz ama yetersiz” dedi.

    Geniş, kaçak avlanmanın alınan ücretlerin fazlalığından kaynaklı olduğunu öne sürerek, “Ücretler biraz daha aşağıya çekilirse kaçak avcılığın da bir nevi önüne geçilmiş olur” diye konuştu.