Etiket: Şuayip Yaman

  • Çubuk’ta Araç Park Sorunu

    Çubuk’ta Araç Park Sorunu

    İlçedeki Otopark Sorunu Tehlike Arz Ediyor…

    İlçenin en önemli sorunlarından birisi de otopark sorunudur. Cadde ve sokaklarda insanlardan fazla araç var.

    Yaya ve trafik yolu adeta iç içe.. Yayalarla araçlar neredeyse kol kola hareket ediyorlar.

    Kaç dairelik bina yaptıysanız onun sayısı kadar araç otoparkı olması gerekir. Örneğin 15 dairelik bir apartman yaptıysanız 15 araçlık otopark yapmak zorundasınız. Ama ne mümkün..

    Yeni yapılan inşaatlarda göstermelik 4-5 araçlık otopark var. Bu da iskân ruhsatı için kâfi oluyor.

    Devlet yolunda bile trafik tek şeritten işliyor. Örneğin Ankara Bulvarı üzerindeki Harikalar Diyarı ve Başgimpa’nın önündeki yol buna çarpıcı bir örnektir.. Bu işyerlerinin önünde trafik devamlı olarak tek şeritten işliyor. Araçlar burada çapraz olarak, bazen de ikili olarak park ediyorlar. Ayrıca buradaki marketlerin zaman zaman stantlarını uzatarak yaya yolunu bile tıkadıkları oluyor. Ne zabıta ve ne de trafik ekipleri ne hikmetse bu yanlış uygulamaya ses çıkartamıyorlar. Kimden veya kimlerden korkuyorlar buna bir anlam veremiyorum. Ama Çarşı İçi’ndeki veya diğer cadde ve sokaklarda ise en ufak bir hatayı bile affetmiyorlar. Peki bu çifte standart olmuyor mu?

    Üstelik ilçe Kaymakamı, İlçe Belediye Başkanı ve diğer bürokratlar her gün buradan en az iki defa geçiyorlar. Ama lütfedip araçlarından inerek bu nasıl bir uygulamadır deyip, yetkilileri ikaz edemiyorlar.

    Araçlarını rastgele park edenler bazen istemeyerek de hırsızlığı da davetiye çıkartıyorlar. Özelilikle de kamyon, otobüs ve dolmuş sahipleri… Bunlar park ettikleri bina ve işyerlerinin önüne park ederek birinci katları kamufleederek hırsızlara gündüz bile olsa rahatlıkla iş yapma imkânı sağlıyorlar. Bir başka ifade ile hırsızlara menfaat sağlıyorlar. İlçedeki hırsızlık vakalarının çoğu bu şekilde oluyor.

    Araç sahipleri bazen de öyle ileri gidiyorlar ki, kendilerine ait olmayan yerlere bile rahatlıkla araçlarını park edip, sanki babalarının çiftliği gibi istedikleri yere araçlarını saatlerce park edebiliyorlar. Hatta evlerinin veya işyerlerinin önünde park yeri olduğu halde başka ev ve işyerlerinin önüne araçlarını rahatlıkla park edebiliyorlar. Çünkü onlar kendilerini sonsuz yetkiye sahip olarak görüyorlar.

    Kendilerini haklı olarak, “buraya park edemezsiniz” diye uyaran vatandaşlara da siz de kim oluyorsunuz burası devletin yolu diyerek hakaret ediyorlarmış.. Bu tip araç sahipleri daha da ileri giderek tek başına yaşayan yaşlı insanların evlerinin önüne bile yapılan müteakip uyarılara rağmen araçlarını park ediyorlarmış. Bu insanlar bakıma muhtaç insanlar. Aynı zamanda da onların evlerinin önlerine acil olarak her an ambulans gelebilir. Peki o ambulanslar nereden ve nasıl o insanlara ulaşacaklar? Bu nasıl bir insanlıktır, bu kanun tanımaz insanlar bu cesareti nereden ve kimlerden alıyorlar?  Yazık, çok yazık. Çubuk Muz Cumhuriyetine mi bağlı, etkililer, yetkililer ne iş yapar?

    Çubuk Belediyesi Zabıta ekipleri ile Çubuk Emniyet Müdürlüğü trafik ekiplerinin görevi ne?

    …Şuayip YAMAN…

  • Yaman’ın Annesi Vefat Etti

    Yaman’ın Annesi Vefat Etti

    Gazeteci Şuayip Yaman’ın annesi vefat etti.

    Geçirdiği kalp krizi sonucu hayatını kaybeden gazeteci Şuayip Yaman’nın kıymetli annesi Yıldız Yaman’ın cenazesi  yarın öğle namazına müteakip merkez camii kebirden alınarak Paşa Mezarlığına defnedilecek.

    Meslektaşımız, abimiz, büyüğümüz, olan Şuayip Yaman’ın annesi Yıldız Yaman’a Allah’tan rahmet, kederliği ailesine baş sağlığı dileriz.

    Çubuk Haber Ajansı

    www.cubuk.biz

  • Yaman Gördü, Yazı, “Çubuk’ta Trafik Çıkmazı”

    Şuayip Yaman Gördü, Yazı, “Çubuk’ta Trafik Çıkmazı”

    Çubuk İlçesi’nde, trafik magandalarına kim ve nasıl dur diyecek?

    İlçemizdeki trafik magandalarına kim ve nasıl dur diyecek? Son günlerde ilçede trafik terörüne 3 kurban verdik. Onlarca da yaralı var. Neredeyse ilçede 3-5 günde bir kazalara rastlamak mümkün.. Gerekli önlemler alınmazsa bu sayı giderek artmaya devam edecek. Trafik terörü, Çubuk Ankara Yolu’nun yapılmasından sonra artmaya başladı. Bu yolu yapanlar veya yapılmasına önayak olanlar, bu yolu aşırı hız yapılsın diye yapmadılar. Ama biz insanoğlu hemen her şeyin hep tersini yaparız ya. İşte şimdi de böyle oldu. Şehir merkezinde 50 km. (bazı yerlerde ise 30 km.) hızla gitmesi gereken araçlar 120-130 km. hız yapıyorlar. Trafik magandaları dün köstebek yuvasına dönmüş yollarda yürüyemezken, düzelen ve otobana dönüşen yollarda şimdi aşırı hız yaparak baba parası ile caka satar duruma geldiler. Trafik magandaları bu yollarda kural tanımadan hız yapmaya başladılar. Özellikle de Yıldırım Beyazıt İlköğretim Okulu Kavşağı ile Çubuk Devlet Hastanesi arası “Ölüm Yolu” oldu. Keza, Güldarpı, Esenboğa, Yenice ve Akkuzulu Mahalleleri kavşakları da öyle. Buralarda henüz köklü bir önlem alınmış değil..

     HIZ TÜMSEKLERİ KONULMALI

    Özellikle yaya trafiğinin yoğun olduğu hastane ve okul önlerine ışıksız kavşakların bulunduğu yerlere hız tümsekleri konmalı.. Gerçi araç sahipleri hız tümseklerinden hoşlanmaz. Çünkü bu tümseklerin zararları da saymakla bitmez. Örneğin aracın, ön takım, direksiyon sistemi, süspansiyon arızaları, araçlardan ses gelmesi, artan yakıt tüketimi (yavaşlama ve tekrar hızlanma) gibi zararları vardır. Ama araç sahipleri de ya aşırı hız yapmasınlar ya da bu tür zararlara katlansınlar. Ayrıca buralara trafik lambaları konmalı, sinyalizasyon sistemi kurulmalı ve hatta MOBESE kameraları da yerleştirilmeli… MOBESE ile ilgili olarak bir zamanlar esnaftan para bile toplanmıştı. Bunlar nereye harcandı?

     İLÇEDE OTO PARKLAR YETERSİZ 

    İlçede yeterli otopark olmadığı için (olanlar da kullanılmıyor) cadde ve sokaklarda çift taraflı parklar oluştu. Bir zamanlar oto parka kapatılan Çarşı İçi’nde bile araç park etmek serbest oldu. Sokak ve caddeler sağlı sollu oto park oldu. Cadde ve sokakların çoğunda insandan fazla araç var. Bu araçlar izinsiz olarak apartman önlerine araçlarını park ediyorlar. Allah vermesin o apartmanda bir hasta olsa ambulans dahi yaklaşamaz. Bazen de bir işyerinin önüne araçlarını park ederek, o işyerinin önünü kapatıyorlar.

     Ankara Bulvarı ve Çarşı İçi’nde trafik ekipleri tek sıralı parka müsaade etmezken araç sahiplerine söz geçiremedi ve uygulamayı bıraktı. Şimdilerde buralarda 2’li park bile serbest. Araçlar ve yayalar buralarda neredeyse kol kola yürüyorlar. Vatandaşlar yaya kaldırımını kullanmıyorlar. Bu kaldırımların geneli de işyerleri tarafından işgal edilmiş durumda. İnsanlar bir ekmek, bir gazete ve bir kutu kibrit almak için 50 metrelik mesafeye bile araçla gidip geliyorlar. Ondan sonra da yokluktan ağlıyorlar veya hastalıktan şikâyet ediyorlar. Araç tabii ki bir ihtiyaç, hayatın olmazsa olmazı ama yerinde ve zamanında kullanmak lazım, her yere araçla gitmek ise israftır.

     ÇOK KATLI OTO PARKLAR YAPILMALI

    İlçede çarpık kentleşme yüzünden oto park sorunu yaşanıyor. Şu andaki yapılaşmada buna çare değil. Üstelik sorun üzerine sorun çıkıyor. Bu nedenle çok katlı oto park yerleri tespit edilmeli ve ivedi olarak hizmete sokulmalıdır.

     DEVLET YOLU BİLE İŞGAL EDİLİYOR

    Yine cadde ve sokaklar birtakım marketlerce işgal ediliyor. Özellikle de Devlet Yolu.. Ankara Bulvarı üzerindeki trafik üç şerit yerine ne hikmetse tek şeritten işliyor. Bu işyerleri neye dayanarak devlet yolunu işgal ediyor?Belediye ve İlçe Trafik buna neden seyirci kalıyor?

     Trafik ekiplerinin denetimleri yeterli değil, tabiri caizse formaliteden öteye geçmiyor. Ekipler yanlış park eden araç sahiplerini ancak anonslarla ikaz edebiliyor. Ama dinleyen kim? Dünün caydırıcı özelliği olan çekiciler bile tarihe karıştı… Önceden çekiciler çare değildi ama caydırıcı bir özelliği vardı. Şimdilerde çekici olsa kaç yazar. Çünkü ilçede araç sayısı eskiye nazaran kat kat arttı.

     OTOBÜSLER SOS VERİYOR 

    Metropol İlçe olduktan sonra 45 kişilik otobüsler, Ulaşım Koordinasyon Merkezi (UKOME) tarafından kaldırıldı (Belediye otobüsleri de dahil). 27-31 kişilik otobüsler hizmete girdi. O tarihlerde bu otobüslerin Çubuk ilçesi için neden uygun olmadığını yazdım. Kısaca bu otobüslerin çok dar olduğunu bu nedenle iki yetişkinin yan yana oturamayacağını, kalp ve astım hastalarının rahatsızlanacağını, kadın-erkek yolcuların istemeyerek de olsa sıkışıklıktan tacize uğrayacağını, bu otobüslerin özellikle Kış aylarında yağmurlu yollarda en ufak bir frende savrulacağını, Allah vermesin olası bir kazada hasar ve insan zayiatının daha fazla olacağını, hatta yolcu kapasitesi az olduğu için, otobüs sahiplerinin daha fazla yolcu alarak masraflarını karşılama yoluna gideceklerini yazmıştım.

     Hatta bu otobüslerin yapılışları itibari ile sürat yapmaya elverişli olmadıklarını, süratleri arttıkça savrulacaklarını, yağmurlu ve karlı havalarda (kaygan zeminde) kaydıklarını da yazdım. Allah vermesin bir kaza anında neler olabileceğini düşünebiliyor musunuz? Kısacası bu otobüslerden, “sadece öğrenci servisi olur” dedim. Ama dinleyen kim, kime anlatıyorsunuz?

     Zaman zaman özel halk otobüsü sahipleri ile fazla yolcu konusunda konuşuyorum. Onlar da her defasında; “Otobüslere fazla yolcu almayı biz de istemiyoruz. Ama almak zorunda kalıyoruz. Çünkü kazanamıyoruz” diyorlar. Şimdilerde özel halk otobüslerinde yeni bir düzenlemeye gidildi. Ve oturak yolcu 20, ayakta yolcu 15 oldu. Değişen bir şey olmadı. Buna rağmen sabah ve akşam bazı saatlerde bu otobüsler hala hınca hınç dolu olarak yolcu taşımaya devam ediyorlar. Sıkışıklıklar sabah ve akşam saatlerinde oluyor. Bu saatlerde, halk otobüsleri 3-5 dakikada, EGO otobüsleri de 10 dakikada bir kalktığı halde, otobüslerdeki sıkışıklıklar devam ediyormuş. Bu konuda şikayetler oldukça fazla.. Vatandaş bir sonraki boş otobüsü tercih etmeden, dolu otobüse binmekte ısrar ediyormuş. Bir sonraki otobüsü neden beklemediğini sorduklarında ise, “ne yapayım işim acele, çok geç kaldım” diyormuş. Bu nasıl sorumsuzluk ve vurdumduymazlıktır. Her gün işiniz bu kadar acele mi? 10 dakika önce Terminal’e gidip otobüse oturarak seyahat etseniz kıyamet mi kopar? Örneğin özel halk otobüslerinin 40-50, EGO otobüslerinin de 70-80 yolcu ile seyahat ettiklerine zaman zaman şahit oluyorum. Vatandaşlardan da bu konuda şikâyetler duyuyorum. Dolu otobüse binen vatandaş, şikâyet eden vatandaş, bu ne iştir? Allah esirgesin, bir kaza esnasında zayiat ne olur, düşünmek bile istemiyorum. Özel halk otobüsü sahiplerine şimdilerde bazı çevrelerden 45 kişilik otobüs almaları için dayatılıyormuş. Araç sahipleri bu otobüsleri hangi para ile alacaklar? Şu anda ellerindeki araçları satsanız 50 bin liraya alıcı bulamazsınız. Adama sormazlar mı, “para etmeyecek bu araçları niye aldınız, o zaman aklınız neredeydi?

     ARAÇ SAHİPLERİ GÜRÜLTÜ VE ÇEVRE KİRLİLİĞİ YAPIYORLAR

    İlçede inşaatlar mantar gibi büyüyüp-yükseliyor. Ama bunların genelinde otopark yok. Olanlar da yetersiz. Örneğiz 10 dairelik bir apartmanda formalite icabı 4-5 araçlık otopark var. Böyle olunca da araçların çoğu apartman önlerindeki cadde ve sokaklara park ediliyor. Belediye yetkilileri bu inşaatlara nasıl “İskân Raporu” vermiş?

     İlçe halkı egzoz, patinaj ve araçlardan yükselen müzik seslerinden sabaha kadar uyuyamıyor. Özellikle gece geç saatlerde hastalar, ertesi günü işe gidecek, okula gidecek vatandaşlar uyuyamıyor. Rahatsız olan vatandaşlar 155 Polis İmdat’ı arıyorlarmış, ama onlarda polisin sorduğu sorulardan şikâyetçiler. Oysa vatandaşlık görevini yapmak istiyorsanız polise yardımcı olmak zorundasınız. Sürücülerin çoğu bırakın trafik kurallarına uymayı, sigara küllüklerini dışarı dökerek çevre kurallarına da uymamakta çevreyi kirletmekte, bu konuda kendilerini uyaranları da terslemekte ve daha da ileri giderek hakaret etmekte ve üzerlerine giderek dövmeye bile yeltenenler var. .. Bazıları da araç kullanırken dakikalarca cep telefonu ile konuşmayı sürdürüyorlar.

     Yeni ehliyet alan gençlerin çoğu ise maalesef saygısız ve kural tanımaz. Daha dün bir, bugün iki demeden hemen birer trafik canavarı olup çıkıyorlar. Sürücü kurslarında kursiyerlere ahlaki ve manevi eğitim verilmeli.. 

     Ehliyet alanlar genelde araca biner binmez (bazı istisnalar hariç) anında “Trafik Canavarı” oluveriyorlar. Ne yapalım, diyecek bir şey yok. Onlara aileleri başta olmak üzere dur diyen de yok. Çünkü her halükarda üzülen onlar oluyor. Ama iş işten geçtikten sonra.. O zihniyette olanları Allah’a havale ediyorum. Nasıl biliyorsa öyle yapsın.. Sizlerde öyle yapın.. İnsanlar trafik eğitimini sürücü kurslarında değil, öncelikle ilköğretim yıllarında almalı..

     Trafik cezaları caydırıcı olmaktan çıkmıştır. Çünkü; 50, 100, 500 liralık cezalar bizim vatandaşlarımızı hiç mi hiç etkilemiyor. Bu nedenle trafik cezaları, ceza kanunlarına indirgenmeli.. Hatta öyle sürücüler duyuyorum ki polise, “ cezana geçer sözün, çok konuşmada cezamı kes, benim işim var. Gideceğim.” diye dikleniyorlarmış. Bu tür olaylara günlük hayatta sizler de şahit oluyorsunuzdur. Trafik kurallarına riayet eden, başkalarının haklarına saygı gösteren sürücüleri tenzih ederim. Onlara kazasız ve belasız yolculuklar ve sürekli sabır dilerim. Çünkü çok ihtiyaçları var.

     İnsan hayatı bu kadar ucuz olmamalı… İlçede trafik ile ilgili olarak toplantılar yapılmalı, kesin ve kalıcı çözümler üretilmeli, hemen hayata geçirilmelidir. Yoksa trafik terörüne engel olamayız. Görüldüğü gibi trafikte de sorunlar bitmiyor. İlçenin nüfusu dengesiz bir şekilde arttıkça sorunlar da üst üste katlanıyor. Etkili ve kalıcı çözümler üretmek gerekir. Ama kim ve ne ile? Herkes adam sendeci olmuş, “bana dokunmayan yılan, bin yıl yaşasın” zihniyetiyle hareket eder olmuş ve böyle olunca da her şeyimiz Allah’a emanet … 

     Çubuk”ta Sünlü”ye kadar siyaset yapılırsa hiçbir sorun çözülmez.. Çubuklular ufak şeylere şükür eder hale geldi. Tabiri caizse elma şekeri ve horoz şekerine razı oluyorlar. Oysa Çubuklular hizmetin en iyisine ve en büyüğüne layıktır. Bunun içinde önce istemesini bilmek lazım; Çünkü, “Ağlamayan çocuğa emzik vermezler”. Hizmetin ayağımıza gelmesini beklersek, boşuna bekleriz. Ya da gelen hizmetle yetinmek zorunda kalırız. İktidar ve Büyükşehir”den her yere hizmet gider, bize de en sonuncusu kalır. Böyle giderse Çubuk İlçesi “Oy Deposu” olmaktan başka bir işe yaramayacaktır.

    Haber: Şuayip YAMAN

  • Çubuk Has Parti Dikkat Çekti

    Çubuk Has Parti Dikkat Çekti

    Halkın Sesi Partisi (HAS Parti) Çubuk İlçe Başkanı Hamdi Yılmaz, Parti binasında yerel basın mensupları ile toplantı yaptı.

    HAS Parti Çubuk İlçe Başkanı Hamdi Yılmaz, yerel basın mensuplarının sorularına şu cevapları verdi; “İlçe teşkilatımızı 12 Haziran Genel Seçimleri’nden 1 ay önce kurduk. Yönetim kurulumuz 18 kişiden oluşuyor.

    Kadın Kolları Başkanımız Selma Fidan, Gençlik Kolları Başkanımız ise Ali Serkan Aydın’dır. Tüm birimlerimizle uyumlu bir şekilde çalışıyoruz.

    Uluağaç Köyü’nde doğdum. 4 çocuk babasıyım. Emlakçılık yapıyorum. Parti binamız vatandaşlarımıza her gün açık. Yönetim kurulu toplantılarımızı her salı 20.00’de yapıyoruz.

    Siyasete HAS Parti’de başladım. Genel Başkanımız Numan Kurtulmuş’un kişiliği, çalışmaları ve dik duruşu hoşuma gittiği için bu partideyim.

    İlçemiz ile ilgili hedeflerimizi önümüzdeki aylarda belirleyeceğiz. Her parti gibi bizim hedefimiz de, daha yüksek oy oranına çıkmaktır.

    Tabii ki 28 ay sonra yapılacak yerel seçimler için bizim de adayımız olacak. Bunun arayışı içerisindeyiz.

    Diğer partilerden farklıyız. Üye çalışmalarımız, esnaf ziyaretlerimiz ve ev ziyaretlerimiz devam ediyor.

    ÇUBUK’TA HAYVANCILIK  BİTİRİLDİ

    İlçenin sorunları; İşsizlik başta olmak üzere tarım ve sanayileşmedir. Çubuk’ta ev hayvancılığı bitmiş durumda. Oysa ilçemiz, 10 yıl önce Ankara’nın % 40-45 ihtiyacını karşılayan tek ilçesi idi. Ankara’dan et almak için gelenler şimdilerde artık gelmez oldu.

    KIBRIS CADDESİNİN TRAFİĞE KAPATILMASI VE  ATATÜRK CADDESİNİN TEK YÖN OLMASI YANLIŞ

    Kıbrıs Caddesi’nin trafiğe kapatılmasını, Atatürk caddesinin Yolu’nun tek taraflı olmasını kesinlikle tasvip etmiyorum. Bu uygulamalar Çubuk’ta bir ilk olmuştur. Yanlış bir uygulamadır. Tek yön olması iyi değil.. Çevredeki esnaf mağdur edildi. Bunun yetkililer tarafından tekrar ve ivedilikle gözden geçirilmesi gerekir.

    HASTALAR ANKARA’DAKİ HASTANELERE SEVK EDİLİYOR

     Vatandaşlardan hastane ile işsizlikle ilgili şikâyetler geliyor. Hastanede ufak tefek şikâyetlerde bile hastalar Ankara’daki hastanelere sevk ediliyor. Hastane çok güzel ama yeterli doktor ve personel yok. Oysa hastanenin her türlü şikâyete cevap vermesi lazım. Akşama rastlayan doğumlar bile Ankara’ya sevk ediliyor.

    Belediye kendi çapında başarılı görünüyor. Başkanın tabii ki eksiklikleri var. Başkana; işsizlik, hayvancılık ve sanayiyi çözmediği müddetçe başarılı diyemem.

    Vatandaşlarda sorumsuzluk ve vurdumduymazlık var. İlçe sorunlarına karşı ilgisiz kalıyorlar.

    BELEDİYENİN YAPTIĞI ÇALIŞMALAR YETERLİ DEĞİL

    Belediyenin yaptığı çalışmalar yeterli değil.. Belediye başkanının mahalle, köy ayrımı yapmadan hizmet vermesi gerekir. Hizmette ayrımcılık yapılmamalı..

    AYRIMCILIK YAPILIYOR

     Vatandaş bir işe müracaat ettiğinde AK Parti’den referans isteniyormuş. Bu tamamen yanlış bir uygulama..Ayrımcılık yapmayalım.

    İlçede, merkeze hizmet gidiyor. Atatürk ve Barbaros’a gitmiyor. Doğalgaz ve alt yapı çalışmaları yavaş gidiyor. Bu da vatandaş katında sıkıntı yaratıyor. Esenboğa Mahallesi ve çevresine kurulacak Üniversite’nin Çubuk’a bir katkısı olmaz. Üniversite’nin yukarı Çavundur veya Karagöl tarafına kurulması gerekirdi. Çubuk o zaman gelişen bir ilçe olurdu” dedi.

     Haber: Şuayip YAMAN

  • Çubuk gençliği nereye koşuyor?

    Çubuk gençliği nereye koşuyor?

    İlçemizdeki madde bağımlısı çocukların yaş ortalaması maalesef şimdilerde 10-13’lere düştü.

    İLÇE GENÇLİĞİ NEREYE KOŞUYOR ?

    Şuayip YAMAN

    Ülkemizde ahlaki, manevi, sosyal ve kültürel değerler tahrip edilmekte ve hızla dejenere olmaktadır. Bunda mevcut eğitim politikalarının, televizyon dizilerinin ve özellikle de internet sitelerinin de büyük etkisi vardır. Bunlara paralel olarak aile bağları da zayıfladı.

     Devletin en küçük nüvesi olan ailede genelde saygı-sevgi yok. Küçük-büyük belli değil. Çocuklar kimi zaman anneye “cadı”, babaya ise “moruk” diye hitap ediyor. Saygılı çocukları tenzih ederim. Kimse kimseye bir söz söyleyemiyor. Herkes kendini haklı görüyor. Bu eğitim meselesidir. Eğitim ailede başlar, okulda gelişir, çevrede olgunlaşır. Bu nedenle bu üçgen çocukların hayatta iyi bir insan olması için çok önemlidir.

    Toplum ise ahlaki değerlerin tahrip edilmesine seyirci kalmış, “adam sendecilik” ve “bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın” zihniyeti en yüksek seviyeye çıkmıştır. İnternet, medya yoluyla ahlaki ve manevi değerler tahrip edilmeye devam etmektedir.

     Bunların sonucu okul, aile ve çevre üçgeninde şiddet giderek tırmanmakta ve ülkemizde madde ve alkol bağımlılığı giderek artmaktadır. Televizyonlarda oynayan diziler toplumumuzun ahlak ve manevi değerlerini tahrip etmektedir. Gençlerimize kötü alışkanlıkları özendiren bu TV dizileri tembelliği, miskinliği, üretmeden tüketmeyi ve zamanlarını boşa geçirme alışkanlıkları edindirmektedir. Özelliklede medyada, 10-13 ve hatta 3 yaşındaki kız çocuklarının tecavüze ve tacize uğradıklarını içeren haberlerin yer alması ahlaki tahribatın boyutlarını bütün çıplaklığı ile ortaya sermektedir?

     Ülkede aileler dağılıyor. Çocuklar suç makinesi haline geliyor. Esrar ve eroin gibi maddeler peynir-ekmek gibi sokaklarda satılıyor. Uyuşturucu, ilköğretim okullarına kadar inmiş durumda. Dolandırıcı, hırsız şebekeleri ve tefeciler cirit atıyor. İcra ve iflaslar intihara sürüklüyor. Hunharca cinayetler ve tecavüzler tüyler ürpertiyor. Toplumda büyüklere saygı, küçüklere sevgi yok. Çocuklar aile büyüklerinden, okulda öğretmenlerden, çevrede akrabalardan, büyüklerden, polisten korkmuyorlar.

     Yüzde 99’u Müslüman olan bu ülkede böyle olaylar neden olur? Bizi yönetenlerin şapkalarını önüne koyup düşünmeleri gerekmez mi?

     Ülkemizde olduğu gibi ilçemizde de hemen hemen aynı sorunları yaşıyoruz. Etkililer ve yetkililer genel olarak seyrediyor. Ta ki kendi çocuklarına sıra gelinceye kadar bekliyorlar. O zaman da “atı alan Üsküdar’ı geçiyor.” Zamanla bu sorunlar önlem alınmadığı için üst üste katlanıyor çığ gibi büyümeye devam ediyor.

    İLÇEDE NEDEN BAŞARILI SPORCULAR YETİŞMİYOR?

     İstanbul’un taşında toprağında dünyaca ünlü futbolcular yetişirken, zengin doğası ve yeşil sahaları ile zengin olan ilçemizde neden sporcu yetişmiyor?

     İlçede sporun hemen her branşında yetenekli ve başarılı olabilecek gençlerimiz kendilerini ispatlama imkânı bulamamaktadır. İstanbul‘un taşında toprağında dünyaca ünlü sporcular yetişirken, yeşil, tertemiz havası ve spor yapmaya elverişli arazisi olan ilçemizde neden başarılı sporcular yetişmiyor?

     Kişisel imkanları ve becerileri ile Ankara’daki spor kulüplerine giden gençlerimiz ise bir müddet sonra maddi ve manevi imkansızlıklar sonucu bu etkinliklerini bırakmak zorunda kalıyorlar. Çünkü herkes kendi derdinde ve o çocuklara sahip çıkılmıyor.

     Yüz bine yaklaşan nüfusu ile İlçemizde spor yapacak alanlar ülke geneline göre daha çok olmasına rağmen sadece Çubuk Şehir Stadı, Kapalı Spor Salonu, 5 halı saha ve 3 basketbol sahası ile sınırlı kalmıştır.

     Halbuki hemen her mahalleye, içinde; Basketbol, voleybol, çim ve halı sahaların yer aldığı spor kompleksleri yapılabilirdi. Bunu düşünen hiçbir zihniyet şimdiye kadar Çubuk’ta yönetime gelemedi veya getirilmedi. Bu gidişle de olmayacak gibi.

    ŞEHİR STADI “İŞ MERKEZİ” OLACAKMIŞ !..

     İlçemizde spor kompleksi yapılabilecek araziler hala mevcut. Örneğin: Kargın Çayırları, Ömercik Çayırları, Sünlü Çayırları, Gökçedere Çayırları, Esenboğa Çayırları, Elören Yaylası, Yıldırım Aydoğan Yaylası …gibi mekanlar hala bakir bir şekilde atıl olarak duruyor. Sahip çıkılmazsa onları da kaybedeceğiz.

     Buralara çeşitli ve çok amaçlı spor tesisleri yapılabilir. Ama bu konuda ciddi bir çalışma yok.

     Hatta olanları da kaybetmek üzereyiz. Aldığım bir duyuma göre Çubuk Şehir Stadı TOKİ’ye verilecekmiş. Yıkılıp yerine İş Merkezi yapılacakmış. Yalnız bir şartla, yeni bir stat yapılmadan yıkılmayacakmış. Duyunca çok üzüldüm. Bu stat tarihi bir stat .. İnsanların burada hatıraları var.

     Bu stadın olduğu yer “At Çayırı” olarak bilinir. Burası geçmişte tarihi güreşlere ve cirit oyunlarına mekan olan bir yerdir. İlçe halkının bir zamanlar harmana konduğu ve oyun oynadığı bir yerdir. İlçede hayvancılığın revaçta olduğu yıllarda insanlar,besi hayvanlarını çobana otlatması için burada teslim ederlerdi. Ayrıca sosyal ve kültürel imkânların olmadığı dönemlerde burası gençlerin spor ve sosyal faaliyet alanları idi.

     Çubukspor bir zamanlar bu mekânda tarih yazmıştı. Burası aynı zamanda Çubuk’un oksijen deposudur. Stadın yıkılarak betonlaştırılması Çubuk için acı bir kayıptır. Duyumum İnşallah yanlıştır. Ayrıca iş merkezlerinin şehir merkezinin dışında yapılması ve hatta mevcut işyerlerinin dışarıya çıkarılması gerekir. Çünkü çağdaş kentlerde böyledir.

    MADDE BAĞIMLILARI HIZLA ARTIYOR

     1999 yılında madde bağımlılarının sayısı sadece 4 idi. Etkili ve yetkililerin olayı küçümsemeleri ve vurdumduymazlıkları bugün nereye geldiğimizi çarpıcı bir şekilde açıklamaktadır.

     İlçemizdeki madde bağımlısı çocukların yaş ortalaması maalesef şimdilerde 10-13’lere düştü. Bu ise çok tehlikeli, bir o kadar da düşündürücü bir durumdur. Önlem alınmazsa geleceğimizin teminatı olan gençlerimizi kaybederiz. Bunun da vebalinden kurtulamayız.

     Sorunlu çocukların topluma kazandırılması amacıyla 2008’in Haziran’ında ÇUDEF’in (Çubuk Dernekler Federasyonu) önderliğinde Taş Bina’da (şimdiki Belediye Binası) düzenlenen toplantıya ilçede faaliyet gösteren sivil toplum örgütleri, siyasi partiler ve meslek kuruluşlarının temsilcileri katılmış, hararetli konuşma ve tartışmaların sonunda birtakım ilke kararları alınmış, bir de komisyon kurulmuştu. Sonuçta ‘sorunlu çocuklara’ sahip çıkılacaktı.

     O günden bugüne yaklaşık üç yıl gibi uzun bir süre geçmesine rağmen alınan kararlar sözde kalmış, sorunlu çocuklara yenileri eklenmiştir. Hem de fazlasıyla..

     İlçedeki ahlaki, manevi, sosyal ve kültürel yapı son yıllarda hızla değişmeye başladı. Bunun en önemli nedeni de ‘Metropol İlçe’ olmamızdan kaynaklanan ve hızla artan dengesiz göçtür. Metropol İlçe olduğumuz 23 Temmuz 2004 tarihinden bugüne 27 vilayetten 30 bin göç aldık. Bu rakam ilçemize ülke çapında en fazla göç alan ilçe unvanını da beraberinde getirmiştir. Metropol öncesi ilçede varoşlar yokken, maalesef şimdilerde var.

     İşsizlik, başıboşluk ve sahipsizlik çocukları kötü yola düşürüyor. Televizyonlar çocukları kötü etkiliyor. Çocuklar TV dizilerindeki mafya rolündeki şahsiyetleri kendilerine örnek olarak gösteriyor. Bu da mafya babası olma hayalini ortaya çıkarıyor. İlçemizde bu tür arkadaş grupları varmış, şimdiden ufak tefek sürtüşmeler de başlamış. Gençler kendilerini bu şekilde ispat etmeye çalışıyorlar. Kısacası şiddeti özendiren bir kültüre sahibiz.

     Alkol ve madde bağımlılığı iç içe geçmiş durumda.. Okullardaki sorunlu çocukların ailelerinde de bir sorun var. Bu ailelerle birebir görüşmek ve sorunları birlikte çözmek gerekir.

     İlçede ‘bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın’ zihniyeti hakim. Hiçbir kimse sorumluluk almak istemiyor. Neme lazımcılık almış yürümüş..   Oysa ilçede yaşayan herkes kendinde bir sorumluluk aramalı..

     Madde bağımlısı gençler bir takım maddeleri kullanarak kendilerini kanıtlamak istemekte, bunun içinde tiner, bally, esrar, hap (extacy), eroin içmekte bunları da çeşitli yollarla elde etmektedirler. İşsizlik, yoksulluk, ailenin kopukluğu, ilgisizlik, başıboşluk, eğitim ve ekonomik sorunlar bu çocukların önündeki en büyük tehlikedir.

     Gelecek, çocuklarımız için çok zor. Ailelerin çocuklarına gücü yetmiyor. Parayı bulamayan çocuk dilencilik, hırsızlık, gasp ve darp yapacak hatta fuhuş batağına saplanacaktır.. Ve hatta ebeveynini dövecektir. Bunlar maalesef kaçınılmaz gerçeklerdir.

     Çubuk’ta birileri çevreye rahatsızlık ve zarar veriyor. Vatandaş bunları bildiği halde polise gidemiyor. Çünkü korkuyor, çekiniyor, bazen de nasıl olsa dikkate alınmıyor diye ihbar edemiyor. Bu konuda vatandaşın, emniyete ve adliyeye güvenmesi ve bunun sonucunda güvenmesi gerekir.

    İNTERNET SİTELERİ ZARAR VERİYOR

     İnternet siteleri amacına uygun olarak kullanıldığında tam bir bilgi hazinesidir. Bu suretle hem bilgi dağarcığımızı genişletiriz. Hem dünyada ve hem de ülkemizde olup bitenlerden haberdar oluruz..Fakat internet sitelerini başka amaçlar için kullanırsak ya da yasaklı sitelere girersek hem kendimize, hem ailemize ve hem de topluma zarar veririz. Bunun sonucunda da maalesef aile faciaları yaşarız. Bu nedenle internet sitelerinin ve kullanıcılarının sürekli kontrol edilmesi gerekir. Çevremizde kötü örneklerini görmek mümkün..

    BU ÇOCUKLAR BİZİM

     Çocuklarınızın gözlerine bakın. Huzur, mutluluk, heyecan, umut, güven, sevgi ve saygı görebiliyor musunuz? Çocuğun eline para vermekle, altına bisiklet almakla olmuyor? Onunla bir arkadaş olmak ve onunla sorunlarını dinlemek lazım.

     Sorunlu çocuklar bizim çocuklarımız, bunlara sahip çıkmalıyız. Bunları dövmekle, sövmekle, cezalandırmakla kazanamayız. Bilakis kaybederiz.

     Hani bir atasözü vardır; “Bülbül güle götürür, karga pisliğe götürür.” Benim çocuğum yapmaz demeyin! Çocuklarınızı takip edin, arkadaşlarını tanıyın. Gerekirse arkadaşlarını kendiniz seçin.

     10-13 yaşlarındaki çocukların sokaklarda yoğun bir şekilde sigara içtiklerini görüyorum. Aileleri bu çocukların sigara içmelerine izin mi veriyorlar, yoksa haberleri yok mu? Haberlerinin olmaması imkânsız. Bu çocuklar bu sigaraları kimden veya kimlerden alıyorlar? Sigara paralarını nereden ve nasıl buluyorlar? Zaman zaman büyüklerden sigara isteyen çocuklar görüyorum.

     Birkaç yıl önce bir arkadaşım, sigara içen 8-10 yaşındaki bir çocuğa, “Niye sigara içiyorsun” demiş. Çocukta peşin cevap, “sana ne demiş”. Arkadaşım da çocuğa bir tokat atmış. Sen misin çocuğa tokat atan, çocuk, babasını alıp gelmiş, adam arkadaşımın karşısına dikilmiş ve “Benim çocuğuma nasıl tokat atarsın, çocuğumun sigara içmesinden sana ne diyerek, “sigaranın parsını ben veriyorum. Çocuğuma nasıl vurursun? Seni mahkemeye vereceğim ve süründüreceğim” demiş. Tabii ki mahkemeye vermemiş. Arkadaşım da bir daha hiçbir çocuğa terbiye vermeye kalkmamış. Ona ders olmuş.

     Oysa bizim gençlik dönemlerimizde bir genç reşit çağda bile olsa sigara içerken yakalandı ve mahalle bekçisinden bir tokat mı yedi. Bu tokatın sayısı evde 2,3 katı olurdu. İşte biz böyle bir dönemde tahsil yaptık. Şimdilerde ise çocuğunuza bırakın bir tokat vurmayı, bir fiske bile vuramazsınız.  Çocuğunuzun şikâyet etme hakkı bile var.

     Aile ile çocuklar arasında kuşak çatışması var. AB Uyum Yasaları var. En önemlisi de CMUK yasaları var. İşte bu CMUK yasaları; Önce ahlaki, manevi, kültürel ve sosyal değerlerimizi sonrada, örf, adet, gelenek ve göreneklerimizi yozlaştırdı ve bu hale geldik.

      Yine gençlik dönemlerimden; Sigara içen arkadaşlarımın, bırakın en yakın akrabasının görmesini, bir büyüğü görecek diye, sigaraları avuçlarında söndürdüklerini, hatta saklayacağım diye ceket ve pantolonlarının ceplerini yaktıklarını hatırlarım. Çünkü o zamanlar saygı vardı.

     Yine üniversite yıllarımızda bile akşam ezanı okunmadan evimize girerdik. Şimdilerde gece geç saatlerde sokaklarda dolaşan 10-13 yaşında başıboş çocuklar görüyorum. Bu çocukların bazıları 4-5 kişi bir arada geziyorlarmış. Çoğunun kafaları iyiymiş. Belirli mekanlarda ve noktalarda bali, tiner çekiyorlarmış, esrar içiyorlarmış. Zaman zaman çevreden geçenlere sataşıyorlarmış. Kızlara laf atıyorlarmış. Bu tür olaylara birkaç defa bende şahit oldum.

     Bunların anne-babası yok mu? Eskiden öğretmenler ve polisler öğrencilerin gidebileceği mekânları kontrol eder onları evlerine gönderirlerdi.

     Oysa bizim kültürümüzde de vardır. Çocuğun her dediği yapılmaz. Çocuğun birilerinden korkması gerekir. Evde anne-babadan, okulda öğretmenden, çevrede polisten… Bu saygıya dayalı korkudur.

    Bu çocuklar önlem alınmaz ise bir gün esrar da içer, eroin de içer… Bunları bulamayınca da hırsızlık yapar, gasp ve darp yapar. Daha da ileri giderek fuhuş yapar. Bunlar kaçınılmaz sonuçlar olur. Bu çocukların vebali kimlerin üzerindedir?

     1970’li yıllarda aileler, gece 2, hatta 3’e kadar aile çay bahçesinde otururdu. İnsanlar bu saatlerde gezerlerdi. Kimse kimseye dönüp bakmazdı. Hiçbir aile rahatsız edilmezdi. Şimdilerde ise ailenizle bile yolda yürüyemiyorsunuz. Özellikle de Atatürk Parkı’ndan geçenler etraftaki bakışlardan çok rahatsız oluyorlar.

     İnsanlar hava karardığı zaman sadece çarşı içinde dolaşabiliyorlar. İlçedeki parklarda gezerken ve otururken tedirgin oluyorlar.

     Anne ve babasının sahip çıkamadığı çocuğa, öğretmen ve polis ne yapsın? Öğretmenin bırakın bir öğrenciyi dövmeyi, azarladığı zaman bile veli, “benim çocuğumu azarlayamazsın” derse, polisin azarladığı gencin babası, “benim çocuğumu laf söyleyemezsin” derse, o toplumda asayiş ve güven nasıl sağlanır?

     Toplumun kabul etmediği birtakım davranışları birilerinin ikaz etmesi bir yurttaşlık görevi değil de nedir?    

    YAZ OKULLARI YETERLİ DEĞİL

     Gençleri, zararlı mekânlardan faydalı ve zararsız mekânlara yönlendirecek faaliyetlerin iyi seçilmesi gerekmektedir. Bu nedenle de yöneticilerin bir araya gelerek, gençlere fayda getirecek aktiviteler üzerinde odaklaşması ve buna göre çalışmalar yapması elzemdir.

     İlk ve orta öğretim kurumları tatile girdiler. Üç aylık uzun tatil maratonunda öğrencilerin çok az bir kısmı tatile gitti. Bir kısmı şayet iş bulabilirse, evinin ihtiyaçlarına ve önümüzdeki eğitim ve öğretim yılı masraflarına ve ailesine katkı için çalışıp para kazanacak, Çoğunluğu da günlerini bilardo salonlarında, kahvelerde, cafeler de ve internet salonlarında geçirecek veya sokaklarda aylak aylak dolaşacak..

     Büyükşehir Belediyesi her yıl düzenli olarak, gençlerin vakitlerini iyi ve düzenli bir şekilde geçirmesi için; Sosyal, kültürel ve sportif etkinlikler düzenleyerek, onların hem ailelerine, hem topluma ve hem de devlete faydalı birer insan olmaları için katkı sağlamaktadır. Bu faaliyetler ise her yıl düzenli ve mükemmel olarak yapılmaktadır.

     İlçe Kaymakamlığı geçtiğimiz yıllarda (özellikle 1999 yılından beri) olduğu gibi şimdilerde de “Yaz Okulları”na önem vermiş, bu amaçla çeşitli branşlar da faaliyetler yapmaya devam ediyor. Yaz Okulları’nın açılması fikri o yıllarda ilk kez benden çıkmıştı.

     İlçe Kaymakamlığı bu yıl futbol, voleybol, jimnastik, kick-boks, taek- vando ve eskrim dallarında yaklaşık bin öğrenciye hizmet veriyor.

     Çubuk Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü çeşitli spor dallarında: Voleybol, Basketbol, Tenis, Hentbol, Jimnastik, Güreş, Dart ve Halk Oyunları dallarında çalışmalar yapmıştı. Ve hatta eğitim dallarında da kurslar açmıştı.

     Öğrencilerin yaz tatilini en iyi şekilde değerlendirmesi için hazırlıklara başlayan Çubuk Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü, ilçede yaşayan gençleri sportif faaliyetlere yönlendirerek zararlı alışkanlıklardan korumak gayesiyle düzenlediği Yaz Spor Okulu’nda bu yıl 8 ayrı branşta eğitim verecek. İlçedeki semt sahalarında futbol, basketbol, yüzme, bocce, bowling, dart, jimnastik, capoeira dallarındaki eğitimler ücretsiz verilirken, bu kurslara 12 – 18 yaş grubu öğrenciler katılabilecek.

     Çubukspor Kulübü Başkanlığı da geçtiğimiz yıllarda 7-14 yaş grubundaki gençler için “Futbol Kursu” açmıştı.

     Bu “Yaz Okulları” ilçe gençliği için yeterli değil, daha da artırılmalı..

      İlçemizde, sahipsizlik, ilgisizlik ve işsizlik sonucu; madde bağımlıları artmakta, gençler zararlı mekânlara gitmekte veya itilmekte, buna paralel olarak da ilçenin asayiş ve güvenliği hala sorun olmaya devam etmektedir. Bunun sonucu da sıcak Yaz günlerinin başlamasına rağmen insanlar akşamları dışarı çıkıp gezememektedirler.

     İlçe sathında 22 park var. Fakat parklar da güvenlik sıkıntısı var. Özellikle Yeşil Çubuk Parkı’nda güvenlik yok. Böyle olunca da halktan buraya rağbet yok. Önceleri buranın emniyet ve güvenliğini Çubuk Belediyesi sağlıyordu. Şimdilerde buranın emniyetini, İlçe Emniyet Müdürlüğü sivil ve gezici ekiplerle sağlamaya çalışıyor.

     İlçe Emniyet Müdürlüğü kısıtlı olan personel, araç ve gerece rağmen asayiş ve güvenlik konusunda elinden geleni yapmaya çalışıyor. Hızla göç alan ve nüfusu 100 bine yaklaşan ilçemizde İlçe Emniyet Müdürlüğü’ne bağlı en az 5 karakol kurulması gerekir.

    UNUTMAYINIZ Kİ ! SİZİN ÇOCUĞUNUZ DA MADDE BAĞIMLISI OLABİLİR

     Sizin çocuğunuz da, madde bağımlısı olmayacak diye bir ayet yok. Şayet çocuğunuz sigara içiyorsa çevre ve arkadaş etkisi ile esrar, eroin veya kokain gibi maddeleri de zamanla kullanacaktır. Önlem alınmazsa bu kaçınılmazdır. Bu konuda dikkatli olmalısınız.

     Unutmayınız ki bir gün sizin çocuğunuz da sorunlu çocuk (madde bağımlısı) olabilir. Olmaz olmaz demeyin.. O zamanda iş işten geçmiş olur.

     İlçede önlem alınması için ille de bir bürokrat çocuğunun madde bağımlısı olması mı gerekir?

     Bu konuda olayı küçümseyip önlem almayan yetkilileri tekrar uyarıyorum. Ne olur bu çocuklara sahip çıkın..

     Yetkilileri ve duyarlı vatandaşları göreve davet ediyorum. Yoksa yarın çok geç olabilir.

     Gençlerine sahip çıkmayan yöneticiler unutulmaya, bir müddet sonra da silinmeye mahkûmdurlar. Hemen her branşta açılacak olan Yaz Spor Okul’larının ciddiyet içinde bir an önce başlaması; Gençlerin kötü alışkanlıklardan kurtulması için bir amaç ve araç olacaktır. Bu da İlçeye huzur ve güveni getirecek, insanlar bir arada ve mutlu bir şekilde yaşamlarını idame ettireceklerdir.

     İlçe gençliği bir takım mihraklar tarafından uçuruma sürüklenmektedir. En kısa zamanda kalıcı ve etkili önlemler alınmalıdır. Bu amaçla; Gençler için zararlı olan mekânlar emniyet ve zabıta güçleri tarafından bilinmektedir. Bunlar düzenli olarak kontrol edilmelidir.

    UNUTMAYINIZ Kİ !.. EN BÜYÜK YATIRIM GENÇLİĞE YAPILAN YATIRIMDIR.

  • Çubuk’ta Aksaklıklar Ne Zaman Giderilecek?

    ALT YAPI’DAKİ AKSAKLIKLAR NE ZAMAN GİDERİLECEK ?

    Şuayip YAMAN

    Dün ilçede alt yapı çalışmaları bitti derken, diğer taraftan birtakım aksaklıklar ve noksanlıklar ortaya çıkmaya başladı. Bugün, dolan ve patlayan kanalları görüyoruz.

    Altyapı çalışmaları iyi gidiyor, Çubuk evladiyelik bir altyapıya kavuştu derken, birtakım aksaklıklar halkın moralini bozmaya başladı.

    Bilindiği üzere iki yıl önce başlayan alt yapı çalışmaları diğer çalışmalarla birlikte Mayıs ayı sonlarında durduruldu.   Hala alt yapısı bitmeyen yerler çoğunlukta olup, asfaltlanmayan merkez sokaklar mevcut.. Bunlar ne zaman yapılmaya başlanacak?

     Zaman zaman Büyükşehir tarafından yapılan bu çalışmaların denetimsiz ve kontrolsüz yapıldığını ve ileride sorumlu olacağı için Çubuk Belediyesi yetkililerinin bu çalışmalara eşlik etmesi gerektiğini bu sütunlarda yazmıştım. Ama ne çare.. Kimin umurunda.. Bazı yetkililer bu duyurularımı dinlemedi. Bir kulaklarından girdi, diğer kulaklarından çıktı. Vatandaş zaten sorumsuz ve vurdumduymaz.

    Çalışmalar bitmiş gibi, bir de cadde ve sokaklara asfalt atıldı. Hatta çoğunun da doğalgaz ve kanalazizasyon çalışmaları bitmediği halde. 

    Şimdilerde bazı yerlerdeki kanallar doluyor ve kimi yerlerde de patlıyor. Geçtiğimiz hafta İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü önünde atıklarla dolan kanal Çubuk Belediyesi Fen İşleri ekipleri tarafından temizlendi İçinden kum harcı ve kilit taşlar çıktı.

    Yağmur suyu kanalları nerelere ve nasıl konmuştu? Yağmur yağdığında yine bir yerleri su basıyor. Belediye binasının önünde bile yağmur yağdığında gölcükler oluşuyor.

     Esnaf su birikintilerini kendi yöntemiyle önlemeye çalışıyor. Keza Ankara Bulvarı da öyle..Özellikle Hastane’nin yeni binasının Bulvar’a bakan tarafında da gölcükler oluşuyor.

    Alt yapı çalışmalarındaki aksaklıkları düzeltmek şimdilik yetkisi ve imkanları kısıtlı olan Çubuk Belediyesi’ne kaldı. Çubuk Belediyesi de personelinin çoğunu diğer kurumlara göndereceği için kısıtlı personelle bu aksaklıkların ve sorunların üstesinden kalkmaya çalışacak. Çalışanlara Allah kolaylık versin..

    Yine geçtiğimiz Perşembe günü (17 Haziran), Camii Kebir önünde kanalizasyon patlamıştı. Çubuk Belediyesi’ne bağlı Fen İşleri ekipleri kanalı büyükçe kazdılar ne çıksa beğenirsiniz? Kanal eski kanala bağlanmış.. Yeni kanal ise yolun diğer tarafında.. Çalışanlar kanalı yeniye bağlamamışlar, unutmuşlar. Çalışmalardan sorumlu yetkililer buraları hiç mi kontrol etmemişler? Üstüne üstlük kanal çalışmaları bitti diye eski kanalizasyonun üzerine bir de yeni asfalt dökmüşler.

    Yine doğalgaz döşenmeyen, kanalizasyonu yenilenmeyen bazı yerlere de yine asfalt dökülmüş, yarın asfalt yine kazılacak. Böyle bir lüks uygulama dünyanın neresinde görülmüştür?

    Oysa altyapı çalışmaları tamamlandığında asfaltlama işlemi yapılmalıdır. Uygun olanı uygulama da budur.

     Asfaltı araziden mi topluyorlar, yahut bedava mı alıyorlar? Bu israf değil de nedir? Bu milli gelire zarar değil mi?

    Cami yanındaki kanalizasyon henüz yeniye bağlanmadı. İçinde ise pislikler yüzüyor. Çubuk Belediyesi ekipleri İki gün de bir vidanjörle suyunu çekiyorlar. Ama sonradan yine doluyor. Çünkü bu kanal evlere bağlı olduğu için sürekli çalışır konumda. İnsanlar buradan burunlarını tıkayarak transit geçiyor. Belediye ekipleri şimdilik bir şey yapamıyor.

     Camii cemaati ise olaydan hiç rahatsızlık duymuyor. Çünkü camii patlayan kanalın hemen yanı başında.. Namaz kılınırken de caminin kapıları ardına kadar açık. Bu kanaldan etrafa saçılan pis kokular Camii cemaatini nasıl rahatsız etmiyor?

     Bu ne umursamazlıktır. İnsan Belediye yetkililerine söyleyip bu kanalın tamirini yaptırmaz mı?

    Seçim öncesi Camii cemaatinden birkaç kişi bana gelerek, “ Biz camide namaz kılarken cami önünden geçen seçim arabaları gürültülü bir şekilde müzik çalıyorlar. Bizim de dikkatimiz dağılıyor” şeklinde şikâyette bulunarak, partilerin yetkililerine olayı bildirmemi istemişlerdi.

    Şimdi ise sağduyulu o camii cemaati gitmiş, yerine, “dut yemiş bülbüle dönmüş” cemaat gelmişti. Ağızlarına adeta kilit vurmuşlardı. Pis kokan kanalın yanından hızla geçiyorlardı. İnsan bu kadar mı sorumsuz ve vurdumduymaz olur?

    Belki de Belediye yetkililerinin bu patlamış ve günlerce etrafa pis koku ve mikrop saçan bu kanaldan haberi yok. Sizler neden yurttaşlık görevini yerine getirmiyorsunuz? İnsanlık öldü mü ?

    Belediye’ye sorun çıkartmak istemeyebilirsiniz? Ama toplumsal sorumluluk diye bir şey vardır. Bunu unutmayınız!.. Bırakın kendinize acımayı, çoluğunuz, çocuğunuz buradan geçip gidiyor. Onlara da mı acımıyorsunuz?

    Kanal şimdilerde sıcakların da etkisiyle sivrisinek üretmeye başladı. Çevrede oturanlar ve özellikle de esnaf bu olaydan çok şikayetçi. Konuştuğum esnaftan bazıları, “İşlerimiz zaten iyi gitmiyor. Bir de bu olay başımıza geldi. Kimse dükkânımıza gelmiyor. Vatandaş işyerimizin önünden hızla geçip gidiyor” diyerek dert yanıyorlar.

    Yetkililer günlerdir açıkta olan Camii Kebir’in yanındaki kanalı ne zaman kapatacak, vatandaş pis kokulardan ne zaman kurtulacak?

    Çubuk halkının beklentisi bu aksaklık ve noksanlıkların bir an önce bitmesidir. İnşallah en kısa zamanda çalışmalar biter de halk da rahat bir nefes alır. Bu arada Çubuk Belediyesi de sivrisinekle mücadeleyi en kısa zamanda başlatmalıdır.

    Elbette eskiyi yeni yapmak zordur. Ama biraz daha dikkatli olmakta yarar vard%

  • Çubuk Kent Konseyi Görev Değişimi

    Çubuk Kent Konseyi Görev Değişimi

     Çubuk Kent Konseyi Başkanlığından istifa eden Ahmet Yalçın’ın yerine İsmail Tekaüt seçildi.

    Çubuk Kent Konseyi’nden istifa eden 1. Dönem Başkanı Ahmet Yalçın’ından boşalan başkanlık seçimine gidilirken, 2. Dönem Çubuk Kent Konseyi Başkanlığına İsmail Tekaüt oybirliği ile seçildi. Çubuk Belediyesi Mehmet Akif Ersoy Kültür Merkezinde Olağan Genel Kurul Toplantısını gerçekleştiren kent konseyi, Başkan Vekili Mehmet Emin Ertürk başkanlığında toplandı. Toplantıda, Çubuk Kent Konseyi eski Başkanı Ahmet Yalçın başkanlığı sürecinde yapılan çalışmalarla ilgili faaliyet raporunu okudu. Yalçın, raporun sonunda istifa gerekçesini de işlerin yoğunluğu olarak gösterdi.

    Daha sonra yapılan oylama Divan Başkanlığına Gaffur Zengin, divan üyeliklerine ise, Mustafa Kalender ve Metin Mutlu seçildiler. Seçim yapılıp yapılması konusunda konsey üyeleri arasında yaşanan münakaşaların ardından verilen önerge ile Çubuk Kent Konseyi Başkanlığına İsmail Tekaüt, Yürütme Kurulu üyeliklerine ise, M. Emin Ertürk, Ali Naci Yeşiltepe, Tuncay Acehan, Recep Öz, Şuayip Yaman, Yaşar Yılmaz, S. Sadi Saat ve Fatih Derin seçildiler.

    Seçimi ardından Çubuk Kent Konseyi Başkanlığına seçilen İsmail Tekaüt yaptığı teşekkür konuşmasında, eski yönetimin çalışmalarından ve hizmetlerinden dolayı teşekkür etti. Kendisinin siyasi bir amaç gütmediğini vurgulayan Tekaüt; “İlçem ve bölgem için başarılı çalışmalar yapılacağıma inandığım için bu göreve talip oldum. Siz hepiniz benden daha deneyimli ve tecrübelisiniz, sizlerden çok şeyler öğreneceğim. Bu çatı altında kim iyi bir hizmet yaparsa o hizmetin atına o arkadaşımızın ismini yazalım. Marifet iltifata tabidir. İnsanlarımızı hizmet için teşvik edelim. ” dedi.

    Tekaüt, ilçesi için hizmet edecek Çubuk sevdalısı herkesi Kent Konseyine beklediklerini sözlerine ekledi.

    Dilek ve temenniler bölümünde söz alan CHP İlçe Başkanı Ali Naci Yeşiltepe, amacın Çubuk’a hizmet olması gerektiğini söyledi. Kent Konsey’inin aldığı kararların tavsiye kararları olduğunu kaydeden Yeşiltepe, “Çubuk Belediyesi Meclisi bu kararlara uymak zorunda değildir. Kent Konseyi çıraklık ve kalfalık dönemlerini aştı. Artık ustalık dönemi başladı” dedi

    Daha sonra konuşan AK Parti İlçe Başkanı Dr. Tuncay Acehan, Kent Konseyinin önemine vurgu yaparak, “Yürütme Kurulu listesine baktığımda iktidar, ana muhalefet ve muhalefet temsilcilerini görüyorum. Bu nedenle tekliflerde, belediye çalışmalarında ortak bir çalışma ortamı doğar. İktidarıyla, muhalefetiyle ve akademisyenleriyle ilçeye hizmet için yarışacak bir kadro var. Sayısal olarak az olmak önemli değil. Önemli olan kurulun çalışmasıdır” diye konuştu.

  • Çubuk’un Yeni Trafoya İhtiyacı Var

    Çubuk’ta elektrik kesintileri nedeniyle Çubuk Platformu Basın Sözcüsü Şuayip Yaman yetkililerden gerekli tedbirleri almasını istedi.

    Çubuk’ta elektrik kesintileri nedeniyle vatandaşların şikayetçi olduğunu kaydeden Çubuk Platformu Basın Sözcüsü Şuayip Yaman, yetkililerden gerekli tedbirleri almalarını istedi.

    Son zamanlarda ilçede çok sık elektrik kesintilerinin olduğunu belirten Çubuk Platformu Basın Sözcüsü Şuayip Yaman, bu nedenle de ev ve işyerlerinde çeşitli mağduriyetlere ve aksamalara sebep olduğunu ifade etti. Elektrik kesintileri nedeni ile ilgili yaptıkları araştırma hakkında bilgi veren Yaman , ” İlçeye tek trafo merkezinden elektrik gelmektedir. Bu hatta medyana gelen küçük bir arıza veya bakım ilçenin elektriksiz kalmasına neden olmaktadır” dedi.

    İLÇENİN ELEKRİĞİNİ ALDIĞI TRAFO MERKEZİ İHTİYACA CEVAP VERMEMEKTEDİR

    Hızla artan nüfusa paralel olarak elektrik abonelerinin de arttığını, bu nedenle de trafolara fazla yükleme bindiği bilgisi aldıklarını ifade eden Yaman, “İlçenin elektriğini aldığı trafo merkezi ihtiyaca cevap verememektedir. Bu nedenle yeni trafo merkezine ihtiyaç vardır. Bunun için Akyurt İlçesi civarında bir yere ‘Trafo Besleme Merkezi’ kurulması için Çubuk Belediye Başkanı Lokman Özden ve Akyurt Belediye Başkanı Gültekin Ayantaş ilgili mercilerce ek Trafo Besleme Merkezi için girişimde bulunmuşlardır. Bu Çalışmalara ivedilik kazandırılıp ‘Trafo Besleme Merkezi’ kurulursa Çubuk ve Akyurt ilçeleri elektrik kesintilerinden kurtulur. Yoksa, elektrik kesintileri devam edecektir.” şeklinde konuştu.

    Kesintilerde bir diğer nedeninde ilçede başlayan elektrik kablolarının yeraltına alınma çalışmaları olduğunu hatırlatan Yaman, bu çalışmanın da Yılmaz Elektrik A.Ş. Başkent Elektrik Dağıtım A.Ş.’nin Çubuk İşletme Müdürlüğü ve Çubuk Belediyesi’nin koordineli, özverili çalışmaları sonucu bitmek üzere olduğunu söyledi. Yaman, sokak ve caddelerdeki aydınlatma lambalarındaki sorunların da giderileceği bilgisini aldıklarını sözlerine ekledi.