Etiket: mükemmel eserler

  • Çubuk’ta Yüzyılların Geleneği Yaşatılıyor

    Çubuk geneli asker adayları son hazırlıklarını yaptılar. Sıra geldi vatani görev için teslim olmaya…

    Akkuzulular, geleneksel asker uğurlama törenlerini de her yıl gibi bu yıl da Hatip meydanında yaptı.

    Çubuk’un Akkuzulu mahallesinde, 92/3 tertip asker adayları, geleneksel uğurlama törenleri ile birliklerine gönderiliyor.

    Akkuzulu Mahallesinde yıllardır süre gelen asker uğurlama törenlerinden vazgeçilmiyor. Askerlik şubelerinden katılacakları birlikleri öğrenen 92/3 tertip hazır asker adayları, mahallelerinden başlayarak otobüs terminaline kadar uzayan uğurlama törenleri ile birliklerine gönderiliyor. Eş, dost ve akrabaları tarafından hazırlanan törenler, asker adaylarının moral bulmasını ve eğlenmesini sağlıyor.

    Bu yıl ilçe geneli askere gidecek kınalı kuzular vatani görevleri için hazırlıklarını tamamladılar.

    Anne, baba, kardeş, abi, eş dost ve akrabaları ile helalleşen asker adayları için guru verici bir hal alırken asker evlerini de gururlu bir hüzün bürüdü.

    Akkuzulu Mahallesi Muhtarı Hacı Cansız, mahallelerinde yüz yıllardır geleneksel olarak yapılan asker uğurlaması hakkında şu bilgileri verdi; Bir gün öncesinden askere gidecek gençlerimizin uzakta ve yakında bulunan akrabaları gelerek, askerin eline ve ayağına kına yakarlar.  Sabah Namazına müteakip askere gidecek adaylar evlerinden anne ve babaları ile helâlaşarak, evinden çıkarken dış kapıdan toprağa sağ ayağı ile basar ve ayak bastığı toprak annesi tarafından alınarak asker geri eve gelene kadar saklanır. Daha sonra da tüm mahalle sakini mahallemizde bulunan Hatip Meydanında bir araya geliriz ve burada mahalle imamı tarafından dua okunur. Dua sonrası sırayla tüm mahalleli askerlere gidecek gençlerle vedalaşır ve cebine asker harçlığı veya uğur parası dediğimiz para koyarlar. Akkuzulu köyünün kuruluşundan berri yapılan çok eski bir gelenek olan asker uğurlamasında askere gidecek çocukları için komşuların verdiği yumurtalar ile annelerinin bir gün öncesi pişirdiği kete denilen küçük ekmekler den de askerlere gideceklere bir dilim ısırtılır. Yarısı ısırtılan ketenin diğer yarısı ile yanına bozuk para ile yumurta kabuğu konularak asker eve teskeresi ile geri gelene kadar buzdolabında saklanır.

    Bir ay öncesinden asker uğurlama töreni yapılana kadar olan dönemde eğlenen asker adaylarımız, kınaların yakılmasından sonra eğlence düzenlemeden gidecekleri günü beklerler.

  • Kış

    Kış

    Kış, ölümü hatırlatır, düşünürsen eğer, Yaradılışı…

    Kış, ağaçların çıplak kalması demek… Onca yeşillik, derinden gelen çiçek kokuları, yoktur artık. Koca dağlar, beyaz yüzünü gösterir, uzaklarda. Arılar, vızıltılar kaybolmuş, karıncalar saklanmıştır. Hareket, canlılık, yalnızca rüzgârdadır sanki. Tabiatın ölümüdür kış; ne ölüm ama… Örnek bir ölümdür bu, tefekküre dalanlara. Yeniden yaradılışın gerçek hikâyesi, ancak bu kadar olur. İnanmayanlara misal verir: işte böyle, koca bir boşluk ve hareketsizlikle öleceksiniz, sonra tomurcuklanıp dirileceksiniz. Bu Allaha göre çok basittir. Ol der yalnızca, sürüp gider yenilenme.

    Ölüm bile güzeldir, güzel bakarsan. Kışın tabiat ölse de, temizlenir, fark ettirmeden. Güzeldir kar, yağmur, çamur, gittiğin yer sıcacık bir evse. Yeter ki birazcık ısınsın vücudun, neşeleniverirsin elbet, gözlerin parlar. Gece yatağında, ayakların üşürken, uyuyamazsında, ısınıverse ayakların, ne çok şükredersin. Isınan ayakların şükrüdür kış, güzeldir güzel bakmayı bilirsen eğer. Muzip çocukların kartopuna özlemleri. Sevgililerin, karlı havalarda yazdıkları, saf beyaz şiirler. Hatırlanmaya değer anılar bırakır. Ha bir de vücudun direncini yoklayan hastalıklar vardır bu mevsimde, işin surat astıran kısmı; olsun. Olmadan olmaz; kış, kar, yağmur, çamur.

    Selam ve dua ile.

    Hasan DOSTAY

     

    Yazarın Diğer Yazıları:

    Hareket Etmek

    Yerinden kalktığında yaşadığını hisseder insan. Kalkarsa ötesi gelir ya doğru ya eğri bir yola girer ama kalkmazsa hiç bir yola giremez! Kalktıktan sonra; doğruya mı eğriye mi gidecek? Bu da isteğe bakar, doğruyu yaşamak isterse ne ala, yanlışı da ister bazen yaşar bedelini ödeyerek. Her şeyin bir bedeli var elbet, doğrunun da yanlışın da… İnsan hatayı da yaşamalı çoğu zaman: istemeyerekte olsa, zaten fıtrat hatayı getirir, günahsız olunamaz. Hatalar yapalım, yapalım ama istemeden olsun hatalar, önemli olan niyet olsa gerek. Allah saklı ve açıkta olan tüm niyetleri bilir; hatta kulundan daha iyi bilir. Niyetinin derinliklerinde ne var; kibir mi, menfaat mi, bozgunculuk mu, intikam mı? Yoksa iyilik, doğruluk, güzellik mi? Bütün hareketlerimiz bir niyet mahsulüdür, niyet yoksa amel de yoktur.

    Hareketsizlik kaybolmak gibidir. Boşa yaşamaktır, durağanlıktır. İnce düşünenler bilirler neden bir trafik kazasında ya da komşu kavgasında insanların olay yerine yığıldığını; hoş olmasa da HAREKET vardır meselenin özünde ve yığılan insanların genelinin tek düzedir hayatı… Aslında çoğumuz da tek düze yaşamıyor muyuz?

    Hareket diyordum evet hareket, anlamlandırmak lazım bunu; alışkanlık haline getirmek, yeni güzelliklerle, büyük davalarla, kitlelerin alışkanlığı haline getirmek gerek. Harekete anlam katmak istiyorsak ki zorundayız. Fedakârlığa ihtiyaç var, en çok; emeğinin kendisine mutlaka döneceğinin bilincinde olan, iyi niyetli, yalansız ve riyasız insanlara. Hareketi şefkat yapacak, hareketi sevgiyle yoğuracak, hareketi değere çevirecek… Su gibi saf ve yalçın gönülleri ile bir yudumda bir dünya insanlara. Bu ihtiyaç, dünya var oldu olalı var. Fedakâr insanlar da var, mükemmel eserler de… Ancak çok azlar, bir de kıymetleri bilinseydi.

    Selam ve dua ile.

     

    Yazarın Diğer Yazıları ………………………………………………………………………………………….

    Öfke Üzerine

    Bu karşılıklı kötü niyet göstergesinden insan ne kazanıyor bilmiyorum. Öfkelenen insan o an belki sonuca ulaşsa da sonrası daha derin bir yara olarak acıtmaya devam edecek kuşkusuz. Yerinde olmayan, her türlü öfke lanetlenmeye müstahaktır.

    Öfke boşaltmak diye bir tabir var, ben şimdiye kadar kabaran taşan öfke gördüm de, boşalanı görmedim doğrusu. Öfke bardağı ancak iyi niyet ve sükûnetle boşalıyor, öfke öfkeyi doğuruyor, doğuruyor ve kan akana kadar tükenmiyor maalesef! Savaştır ötesi öfkenin, haklı bir dava uğruna, kutsal bir mücadele ise ne ala ancak çoğu zaman saçma sapan dedikodular ya da insani zaaflarla kabartıyor insanlar öfkelerini. Şu düşünce yanlış; hırsımı alırım öfkemi boşaltırım rahatlarım, böyle bir rahatlamak yoktur, özünde insan kendi kör kibrini gösterir, gösteriş yapmak gibidir, gösteriş yapmak zevk vermez mi insana ama ahlaksızca bir zevk görgüsüzce, ahmakça…

    Kalbinde zerre kadar kibri olan cennete giremeyecek.

    Etrafınıza bakarsanız öfkesi kabarmış bolca insan bulabilirsiniz, hepside depresif ve sinir bozucudurlar, onlara yaklaşırsanız, hem zamanınızı hem neşenizi kaybedersiniz, sizde zaman zaman onlar gibi davranıyorsunuzdur muhakkak ama hata ediyorsunuz bunun farkında mısınız? Bazılarımız belki farkındayız ama genelde farkına varamıyoruz aniden öfkeleniyoruz. Başımız kaynar kazan gibi oluveriyor bir anda, susmayı tercih edin, daha sonra konuşmayı tercih edin ya da “EN ÖNEMLİSİ ORTAK BİR İYİLİK ÇIKARMAK İÇİN KONUŞMAYA ZORLAYIN KENDİNİZİ VE KARŞINIZDAKİNİ”, Evet bu çok önemli temel maksadımız iyi olmak huzur içerisinde günlerimizi geçirmek değil mi, birbirimize yaklaşmak değil mi, kaynaşmak değil mi. Sevgiyle yaşarız sevgiyle kim ne derse desin, bir kere Yaradana âşık olmayı becerebilseydik, gerisi bir şey değildi zaten…

    Selam ve dua ile.